Kalıtımsal özelliklere uygun hap kullanımının tedavi üstünde olumlu etkileri olduğunu söyleyen Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gül Eryılmaz, bir takım noktalara dikkat çekti. İşte teferruat…
ILAÇ, DOZUNDA VE ZAMANINDA KULLANILMALI
Hap kullanımının hastalığın tedavisi, iyileşme ve yaşam kalitesi açısından çok kayda değer olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, ilaçların yerinde, dozunda ve dürüst yolla uygulanmasının da önemine işaret etti.
Ilaç kullanımında doğru uygulamanın üç yolu olduğunu açıklayan Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Birincisi usulen doğru olmalı yani yöntemi içten olacak. Damardan verdiğiniz bir ilacı ağızdan verirseniz işe yaramayacaktır. İlacın içeriği manâlı yani içerisindeki kimyasal maddeyi kimyasal tabanca gibi düşünün. İlaçlar gerçekten manâlı silahlardır. Hani başımız ağrıyınca derhal analjezik alıyoruz. Bugüne dek bir şey olmamış olabilir ama ağrı kesiciyle ve alerji ilaçlarıyla ciddi yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Kimi süre ölümler bildiriliyor. Dolayısıyla bu ilaçları kullanırken çok dikkat etmek gerekiyor. İlacın içeriğindeki etken maddenin de hastalığa yerinde bir kimyasal madde olması gerekiyor ki hastalığı tedavi etsin. Bir hastalığın tedavisinde başka bir kimyasal madde kullanırsanız hastalığınız kötüleşebilir veya ciddi ast etkilere maruz kalabilirsiniz” uyarısında bulundu.
HAP DOZLARI KIŞIYE ÖZEL AYARLANMALI
Günümüzde hap tedavilerinin protokole yani hastalığın tanısına göre verildiğini ifade eden Eryılmaz,ilaç doz ayarlarının da kişisel özelliklere kadar belirlendiğini söyledi. Doç. Dr. Gül Eryılmaz, burada genetik çalışmaların öne çıktığını belirterek “Kişiler aynı tanıyı alıyor. Rahatsızlık benzer bunalım lakin Ayşe Bayan ’da fazla ivedi bir iyileşme oluyor ama Fatma Hanım ’da iyileşme olmuyor veya Ayşe Hanım ’a bahşedilen çok düşük bir doz ciddi bağlı etkilere niçin oluyor veya fil dozu ilaç veriyorsun hiçbir tesir görmüyorsun. Bunun gibi bireysel farklılıklar var. Bunların sebebinin artık kalıtımsal olduğunu anlıyoruz kalıtımsal araştırmalar bize bunun ne olduğunu gösteriyor” dedi.
KALITIMSAL BİLGİLER YOL GÖSTERİYOR
Dünyada son 10 yılda çok artı kalıtımsal çalışmaların olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bu genetik çalışmalar ayrıca hastalığın tanısı keza de çare yöntemlerinin belirlenmesi açısından önem taşıyor. Çünkü bir hastalık herkeste ayrı seyredebiliyor. Genetik bilgiler bize yol gösterebiliyor. Şu ilacı seç, şu dozda seç diyebiliyor. Yani sizin tedavinizi yönlendirebiliyor. Bu da koskocoman bir konfor çünkü gereksiz hap kullanmıyorsun” dedi.
KAN VE TÜKÜRÜK ÖRNEĞİNDEN KALITIMSAL HARİTA ÇIKARILABİLİYOR
Kan ve tükürük örneklerinden kişinin genetik haritasının çıkarılabildiğini kaydeden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bu harita ile kişiye hangi ilacın daha iyi gelebileceğini ya da hangi dozlarda etkili olabileceği anlaşılabiliyor. Genetik profil çıkartmak için kan alıyorsunuz ya da tükürük de alabilirsiniz. Bu çalışmanın bir kısmı ülkemizde yapılabiliyor fakat bir kısmını yine yurt dışına gönderiyoruz. Kimi süre bu kalıtımsal sonuçta değişiklikler olabiliyor. Bir Takım çevresel faktörler bunu değiştirebiliyor örneğin sigara kullanımı bu verileri etkileyebiliyor. Bazen gıdalar etkileyebiliyor. Bunun gibi çevresel faktörler, bu panel sonuçlarını etkileyebiliyor o yüzden ikili testler yapıyoruz. Büyük bir konfor sağlıyor tedavi açısından kısa süreli daha kalıcı, daha öngörülebilir bir çare anlamına geliyor hem doktor hem de hasta açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkıyor” diye konuştu.
GENETIK ÇALIŞMALAR NEDEN MANÂLI?
Genetik çalışmaların özellikle psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanıldığını kaydeden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Psikiyatrik hastalıklar iki yönlüdür başlıca bir biyolojik bir yönleri vardır yani kimyasal bir koşul vardır. Bu hastalıkların bir kısmı beyin hastalığıdır, bir kısmı da psikolojik kökenlidir. Bunun ayrımını yapıyoruz önce kişiyi değer biçmek gerekiyor. Özellikle farklı alanlara yönlendirilmiş tedavilere yanıt vermeyen dayanıklı vakalarda kalıtımsal incelemeler siklet kazanıyor. Daha önce diğer yerlere gitmiş fakat tedavide sonuç alamamış vakalarda bu testi istiyoruz. Tedavide bir direnç varsa ilaç tabi etkileri varsa, süreli hap kullanımına rağmen tedaviden cevap alınamıyorsa bu testi istiyoruz. Bu araştırmalar bizim için bir kılavuz oluyor” diye konuştu.
ÇOCUK VE YAŞLI HASTALAR İÇİN KIŞISEL TEDAVI ŞART
Doç. Dr. Gül Eryılmaz, şahsi tedaviler ve genetik çalışmaların çocuk ve yaşlı hastalarda yapılması gerektiğini belirterek “Tüm dünyada geçerli olan bir rehberimiz var. Rehber diyor ancak dirençli bir hasta varsa bu testi yapmalısın, çocuk hastaysa bunu yapmalısın. Niye? Çünkü çocuklarda ast etkiler çok daha fazla görülebiliyor. Yaşlı hasta ise bunu yapmalısın niye çünkü yan tesir yaşlılarda 7 kat daha çok artıyor. dahası çok düşük dozlarda bile riskli olan bazı ilaçlarda mutlaka yapılması tavsiye ediliyor” diye konuştu.
ÖĞÜT ÜSTÜNE ANTİDEPRESAN FAZLA RİSKLİDİR
Psikiyatrik hastalıklarda doktora danışmadan nasihat üstüne ilaç kullanımının sakıncalarına da değinen Eryılmaz, “Öğüt üstüne antidepresan kullanmak çok risklidir. Doğru dozda antidepresan bölge kişiler çok büyük risk almış olurlar. Bir Takım antidepresanlar kişiyi hipomaniye sokabilir. Anti depresanlar kişiyi aşık edebilir. Kişi daha şehvetli olur ve kendini daha da beğenebilir” uyarısında bulundu.
HAP KULLANIRKEN AKILCI ELDE ETMEK GEREKİYOR
Toplumda hiç ilaç kullanmayan bir kesim de olabildiğini ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “İlaçların tümüyle zararlı olduğunu düşünen, ilaç yerine nebati ilaçları ya da gıda takviyelerini kullanmayı seçim eden kişiler var. Üç gün yatarım ilaç kullanmadan baş ağrısını atlatırım diyen grup var. Hap gerekiyorsa olmak gerekir. Çünkü hücreyi sıkıntıya sokarsınız diğer hastalıklara sebep olursunuz, ömrünüzü kısaltırsınız. Dolayısıyla zorunlu olursa da ilaç göstermek gerekli. Ilaç kullanırken duygusal yok rasyonel almak gerekiyor. Evet, ilacın fazlası hasar ama yokluğu da zarardır” uyarısında bulundu.