Başörtüsü sebebiyle memurluktan atıldı davayı 12 sene daha sonra kazandı

Başörtüsü sebebiyle memurluktan atıldı davayı 12 sene daha sonra kazandı
Başörtüsü sebebiyle memurluktan atıldı davayı 12 sene daha sonra kazandı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Maliye Bakanlığı Ankara Defterdarlığında memur olarak ödev yapan bayan, 1993’te başörtüsü taktığı için dikkat aldı. 1998-2000 yılları arasında da dikkat alan kadın, 2001’de devlet memurluğundan çıkarıldı.

12 YILLIK DAVA SONUÇLANDI

Bu karara karşısında açtığı davalardan sonuç alamayan kadın memur, 2006’da tekrar atanma istemiyle Maliye Bakanlığına başvurdu. Başvurusunun reddedilmesi üzerine bu işlemle ilgili de dava açan memur, bu davalardan sonuç alamaması üstüne Anayasa Mahkemesine kişisel başvuruda bulundu. Başvurucu, dini inancı gereği başörtüsü kullanması sebebiyle devlet memurluğundan çıkarılmasının din özgürlüğünü ihlal ettiğini öne sürdü.

Başvurucu, kişisel kullanım yaptıktan sonradan verdiği dilekçesinde, 5525 sayılı Kanun’dan yararlanarak diğer bir ulus kurumunda göreve başladığını ve buradan emekli olduğunu belirtti.

Başvuruyu ele bölge Tüzük Mahkemesi, kadın memurun din özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vererek manevi zararlar karşılığında başvurucuya net 20 bin lira tazminat ödenmesine karar verdi.

Başörtüsü nedeniyle memurluktan atıldı davayı 12 yıl sonra kazandı

“DİNDAR YA DA YOK, LAİK DEVLETİN KORUMASI ALTINDA”

Tüzük Mahkemesi İkinci Bölümü’nün oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesinde Tüzük’nın 24. maddesiyle anlam ve kapsamı belirlenen din ve vicdan özgürlüğünün, herkesin “din veya inancını açığa dövme özgürlüğünü”, “din ve inancını değişim özgürlüğünü”, “şahısların diledikleri inanç ve kanıya sahip olmalarını, herhangi bir inanç ve kanaate sahip olmamalarını” güvence altına aldığı belirtildi.

Farklı dini inançlara sahip olanlar ya da herhangi bir inanca sahip olmayanların laik devletin koruması aşağı bulundukları vurgulanan gerekçede, şunlar kaydedildi:

“Nitekim Tüzük’nın 2. maddesinin gerekçesinde yapılan tanınma kadar hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından nedeniyle diğer vatandaşlardan bambaşka bir muameleye yan kılınmaması anlamına gelir. Devlet, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşebileceği ortamı aranje etmek için zorunlu önlemleri olmak zorundadır.

“DEVLET ENGELLERİ KALDIRMALI”

Bu anlamda laiklik, devlete olumsuz ve pozitif yükümlülükler yüklemektedir. Negatif mecburiyet, bireylerin din özgürlüğüne gerekli nedenler olmadıkça müdahale edilmemesini gerektirmektedir. Fazla mecburiyet ise devletin din özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırması, şahısların inandıkları gibi yaşayabileceği uygun ortamı ve imkanları sağlaması ödevini beraberinde getirmektedir.

Kamu görevlilerinin -yapmakta oldukları görevin kendine has koşulları gözetilmeksizin- inançları gereği başörtüsü kullanmalarına izin verilmesinin kategorik olarak ulus hizmetlerinde laiklik ilkesine aykırı olduğu yönündeki argümanlar kabul edilemez. Halk görevlilerinin başörtüsü gibi toplumsal çeşitliliği yansıtan bir dini açığa vurma vasıtasını kullanmasını toplumsal birliği tehdit eden öğe olarak bakmak demokrasi ve pluralist laiklik anlayışı ile bağdaşmaz.”

DİNİNİ AÇIĞA DÖVME HAKKINA MÜDAHALE

Gerekçede, başvurucunun, dini inancının gereği olarak başörtüsü kullanması sebebiyle devlet memurluğundan sonuç yaptırımıyla cezalandırıldığı, bu cezanın başvurucunun dinini açığa vurma hakkına bir müdahale teşkil ettiği vurgulandı.

Maddesel olayda, idarenin ve derece mahkemelerinin bir halk görevlisinin sırf başörtüsü kullanmış olmasının halk düzenini bozduğu şeklinde kategorik bir varsayımdan hareket ettiklerinin anlaşıldığı açıklanmış gerekçede, idarenin ve derece mahkemelerinin kararlarında, “başvurucunun başörtüsü kullanmasının agresif, başkalarının inançlarına müdahale eden nitelikte, baskıcı ve/ya da kışkırtma edici olduğu ya da kendi inancını cebren dayatma amacı bulunduğu veya kurumsal işleyişi yıkım ettiği, birtakım karışıklıklara ve düzensizliklere neden olduğu.” yönünde tespitler bulunmadığına işaret edildi.