Yiyecek alerjilerinin görülme sıklığında neden büyüme görülüyor?

Yiyecek alerjilerinin görülme sıklığında neden büyüme görülüyor?
Yiyecek alerjilerinin görülme sıklığında neden büyüme görülüyor?
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son dönemde bilhassa Batı ülkelerinde alerji vakalarındaki büyüme dikkat çekiyor. İngiltere’deki çocukların yüzde 7’si; Avustralya’daki çocukların da yüzde 9’unda herhangi bir gıdaya karşı alerji bulunuyor. Avrupa’da ise yetişkinlerin yüzde 2’sinde gıda alerjisi görülüyor.

ALERJİ NEDEN OLUR?

Alerji, vücudun bağışıklık sisteminin çevrede bulunan, alerjen veya alerjik madde olarak aşina ve zararsız olarak görülen maddelerle mücadele etmesiyle ortaya çıkar.

Bu masum maddeler, bağışıklık sisteminin hedefi haline dönüşür ve bu da alerjik reaksiyonların ortaya çıkmasına neden olur.

Alerjik reaksiyonun semptomları aralarında ciltte kızarıklık, kaşıntı, kabarma, kusma, ishal, nefes almakta zorlanma ve anaflaktik şok yer alıyor.

Çocuklarda en fazla alerjik reaksiyona yol açan gıdalar şunlar:

Süt
Yumurta
Yer fıstığı
Ağaçta yetişen kabuklu yemiş türleri (ceviz, badem, fıstık, Brezilya cevizi, pekan cevizi)
Susam
Balık
Kabuklu deniz mahsulleri

GIDA ALERJİLERİ EN ÇOK NERELERDE GÖRÜLÜYOR?

Gıda alerjilerinin görülme sıklığı, bilhassa sanayileşmiş toplumlarda almak üzere son 30 yıl içerisinde arttı.

Bu artışın bütün büyüklüğü, yiyecek ve hastanın nerede yaşadığına yan olarak değişiyor.

Alerjilerin görülme sıklığındaki yükselişi yalnızca toplumların farkındalığının artması ve teşhis konma süreçlerinin iyileşmesiyle izah etmek tatmin edici yok.

Alerjilerin ve gıdalara yönelik hassasiyetin artmasının ardından çevresel nedenler olduğu ve bunun Batılı yaşam tarzıyla bağlantılı olduğu düşünülüyor.

Yapılan çalışmalar, gelişmekte olan ülkelerde alerji görülme oranlarının düşük olduğunu ortaya koyuyor. Alerjilerin kırsaldan çok şehirde görülme ihtimali daha yüksek.

Bu duruma katkı maddesi yapan muhtemel nedenler aralarında hava kirliliği, gıda alışkanlıklarının değişmesi ve bağışıklık sisteminin verdiği karşılıkları değiştiren mikroplara daha eksik maruz kalmak yer alıyor.

Göçmenlerin kendi memleketleri yerine göçtükleri ülkelerde astım ve yiyecek alerjisi geliştirdiği görülüyor. Bu da çevresel etkenlerin önemini daha da ön plana çıkarıyor.

BAZI MUHTEMEL AÇIKLAMALAR

Dünyada gıda alerjisinin niçin arttığına dair net bir izah etme bulunmuyor. Oysa bilim dünyasının bununla ilgili bazı teorileri var.

Bunlardan birisi hijyen koşullarının iyileşmesi. Buna alt olarak çocuklar bundan böyle eskiye kıyasla daha az mikropla karşılaşıyor.

Bağışıklık sistemi, alerjiler karşı da özellikle asalak enfeksiyonlarıyla mücadelesindekiyle benzer mekanizmaları kullanıyor. Savaşılan parazitlerin azalmasıyla birlikte bağışıklık sistemi de normalde zararsız olması gereken maddelerle mücadele etmeye başlıyor.

Ortaya atılan bir öteki teori de, D vitaminin bağışıklık sistemimizin sağlıklı bir karşılık geliştirmesine tezgâhtar olarak, alerji olma ihtimalini azaltması.

Dünya üzerindeki insanların büyük bir bölümü güneşe daha eksik maruz kalmak gibi nedenlerden dolayı yeterli miktarlarda D vitamini alamıyor.

Daha yeni geliştirilen “çift alerjene maruz kalma” teorisi de gıda alerjilerinin zamanlama, doz ve maruz kalma türü arasındaki dengeye alt olarak geliştiğini öne sürüyor.

Buna örnek olarak, bilhassa egzaması olan bebeklerde derinin tahriş olan kısımlarından alerji antikorlarının gelişmesinin görülmesi gösterilebilir.

Ancak bebeklerin sütten kesildiği dönemlerde tetikleyici gıdalar yemelerinin de bağışıklık sisteminin bakteri ve tanıdık olmayan maddeleri tolere etmeye hazırlanmasıyla birlikte vücudun bunlara sağlıklı cevap vermesine yol açarak, alerji geliştirilmesini engelleyeceği düşünülüyor.

Londra’da yer alan King’s College London Üniversitesi göre yapılan bir araştırma, doğdukları yıldan itibaren uyumlu olarak yer fıstığı yiyen bebeklerde beş yaşına ulaştıklarında yer fıstığı alerjisinin yüzde 80 azaldığı görüldü.

İNSAN ETKİSİ

İngiltere’de son dönemde yiyecek alerjisine yan ölümlerin görülmesi, bu konuda insan etkisini ve açık, doğru etiketlemenin önemini ortaya koydu.

acilen gıda alerjisinin tedavisi bulunmuyor. Bu da alerjisi olan şahısların tetikleyici gıdalardan uzaktan durmasının korunmak için en etkili yöntem olduğunu gösteriyor.

Ama tanı sıralama süreci oldukça huzursuz. Yiyecek alerjini tespit etmenin ana yolu, bir hastanın tıbbi gözetim altında şüphelenilen gıdadan aşamalı olarak büyüyen miktarlarda tüketmesini sağlamaktan geçiyor.

bununla birlikte bu yöntem çocuklar için oldukça stresli olabiliyor ve bu da alerjik reaksiyon riskini artırıyor.

Gıda alerjisi için çare yöntemleriyle ilgili incelemeler devam ediyor. Kesin tedavisi bulunana dek alerjiler, endişe verici ve ayrıca çocukların hem de yetişkinlerin gündelik hayatlarında belirleyici rol oynayan bir unsur olmayı sürdürecek.