Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin yaşıtları gibi dikkatini ödevlerine veya verilen sorumluluklara veremediği görülüyor. Bu şahısların bununla birlikte aşırı hareketli olduğunu ve kendi davranışlarını denetleme etmekte zorlandığını belirten uzmanlar, dikkat eksikliği görülen çocukların genellikle fazla artı göz teması kurmadığına uyarı çekti.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi ’nden Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu hakkında manâlı bilgiler verdi.
“Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu özellikle çocukluk döneminde görülen bir nörogelişimsel bozukluktur” diyen Duygu Barlas, “Bilhassa dikkat problemleri, aşırı hareketlilik ve dürtüsellikle karakterize olan bu durumun, genelde çocuk ve ergenlerde olduğu bilinir; fakat yetişkin kişilerde de gördüğümüz bir durumdur” dedi.
ÇOCUK, DİKKATİNİ YAŞITLARI GİBİ SORUMLULUKLARINA VEREMİYOR
“Bir uyarı eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu durumuyla kliniğimize başvuran çocuk ya da ergende sıklıkla yaşına uygun, yaşıtları gibi dikkatini görevlere, ödevlerine ya da bahşedilen sorumluluklara veremediğini, fazla fazla hareketli olduğunu ve kendi davranışlarını teftiş etmekte zorlandığını çoğunlukla görebilmekteyiz” diyen Duygu Barlas,
“Fiilen uyarı eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bir şemsiye. Altında fazla değişik daha aşağı alanları var. Uyarı eksikliği ağırlıklı olabileceği gibi, dürtüsellik ve hiperaktivite bozukluğunun daha ağır bastığı alt tipleri de olabiliyor. Bilhassa uyarı eksiliği gözden fazla kaçırılabiliyor. Genelde halkın arasında şöyle bir inanış var: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu denilen şey sahiden fazla hareketli olan çocuklara söylenen bir terimmiş gibi lanse ediliyor; ancak dikkat eksikliği burada fazla gözden kaçırılabiliyor. Mesela; derste dikkatini çok veriyormuş gibi görünen bir çocuğa fiilen görüşmelerimizde sorduğumuzda, ‘Ben gerçekte dikkatimi vermiyorum, o sırada hayal kuruyorum, öğretmenlerim ya da arkadaşlarım bunu anlamıyor ’ diyebiliyor” şeklinde konuştu.
DIKKAT EKSİKLİĞİ OLAN ÇOCUK ÖDEVLERİNİ UNUTUYOR
Duygu Barlas, “Uyarı eksikliği olan çocuk, öteki yaşıtları ve cinsiyetiyle, aynı cinsiyette ve aynı yaş grubunda olan akranlarına göre uygun bir şekilde dikkatini veremez. Özellikle sevilmeyen baskı görevlerde; tayin veya verilen eğlenceli olmayan sorumluluklar gibi durumlarda dikkatini yaşına ve benzer cinsiyet grubunda olan kişilere oranla beklendiği şekilde sürdüremez” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dikkat eksiliğinde genel olarak bahşedilen ödevleri çok sık unutuyorlar. Silgilerini, kalemlerini, kendilerine bahşedilen, emanet edilen şeyleri fazla çoğunlukla unutabilirler. Anne- babalar genelde bu şekilde yakınırlar: ‘Ödevini unutuyor, hırkasını okulda unutuyor, silgisini kaybediyor ’ vb…
KENDİSİ İLE KONUŞULDUĞUNDA, DİNLEMİYORMUŞ GİBİ GÖRÜLEBİLİR
Bunun haricinde, kendisine konuşulduğunda dinlemiyormuş gibi görülebilir. Bu ayrıca dikkat eksikliğinde olabilir, keza de hiperaktivite ve dürtüsellik kısmında da olabilir. Fakat daha çoğunlukla gördüğümüz, uyarı eksikliği daha alçak grubunda oluyor. Çocuk genellikle çok pozitif göz teması kurmayabilir, kursa bile ‘Güya beni dinlemiyor ’ veya ‘Çocuğumuzun sağır olduğunu düşünüyoruz ’ diyen anne-babaların fazla fazla diğer bölge ve doktorları da gezmek gibi durumları olabiliyor. Doğrusu çocukla göz teması kursalar veya doğrudan doğruya anlatmak istediklerini anlatsalar ola ki çocuk orada dikkatini sürdürebilecek.
ÇOCUĞUNUZA İKİ AŞAMALI YÖNERGELER VERİN
Uyarı eksikliği olan çocukların kolay yönergeleri aklında yetişmek konusunda çok zorlandığını ifade eden Barlas,
Bu çocukların, uzun süreli hafızayla ilgili bir problemleri olmayabilir ama kısa süreli hafızayla ilgili, örneğin; ‘Bana su getirebilir misin, su getirdikten sonradan da şu oyuncağını odana götürebilir misin ’ gibi iki derece derece komutlar, yönergeler verildiğinde, çocuklar bir komutu yerine getirip ikincisini yerine getirmediğinde, anne-babalar bunu uyarı eksikliği gibi değil de ‘Bizim söylediğimize, kurallarımıza uymuyor ’ gibi yorumlayabilirler. Ama burada şuna dikkat etmek gerekiyor; acaba çocuk bunu karşıt almak, ters düşmek için mi yapıyor, yahut aklında sizin verdiğiniz komutları ve yönergeleri tutamadığı için mi yapamıyor? Genel Olarak karşıt olma-karşıt gelme şeklinde de bizim kliniklerimize fazla tatbik oluyor. Bu, çoğunlukla dikkat eksikliği alt grubunda gördüğümüz bir şeydir” dedi.
HİPERAKTİVİTENİN TEŞHİSİ, UYARI EKSİKLİĞİNE KADAR DAHA KOLAY
“Aşırı hareketlilik ve dürtüselliğe baktığımızda dikkat eksikliğine nazaran daha kolaylıkla teşhis edilebilen bir kısımdır” diyen Barlas,
Zaten anne-baba da hemen alırlar, ‘Bu çocukta fazla hareketlilik var, yaşıtlarına veya benzer cinsiyet grubundan olan çocuklara göre daha hareketli, uygun hiç durmuyor, sürekli dolanıyor, çok süratli konuşuyor, sözcük hataları yapıyor, çok seri okuyor, sınıfın içinde beklenen zaman içerisinde ne yazık ama oturamıyor, aralıksız kalkıp arkadaşlarına sataşıyor, sınıfın içerisinde seyahat etmek istiyor ya da yürümek yerine fazla süratli bir şekilde koşuyor ’ gibi belirtiler verebilirler” diye konuştu.
TEDAVİDE ANNE-BABALARIN ROLÜ BÜYÜK AĞIRLIK TAŞIYOR
Bilirkişi Klinik Psikolog Duygu Barlas, “Çocuğun yaşı büyüdükçe, hiperaktif belirtilerin daha da azalmasını, uyarı eksikliğinin ise daha değişmez kalmasını hatta daha kronikleşmesini bekleriz. Genelde hareketlilik yaşla beraber toparlarken, dikkat eksikliği o kadar toparlayamaz ve anne-babalarınbu konuda destek alması gerekir” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tek bir sebebi yoktur. Multidisipliner bir şekilde yaklaşılması gerekir bu çocuklara. Bizler tedavimizde özellikle çocuk-ergen psikiyatri uzmanları ile beraber çalışıyoruz. Burada tedavimiz fazla basamaklıdır. Keza anne-babanın, ayrıca psikiyatri uzmanının, keza psikoterapistin, keza de çocuğun yapacağı şeyler vardır. Çocuğun yaşı ne dek küçükse, anne-baba ile çalışma oranı pek çok artar. Uyarı eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda şüphesiz anne-baba tedavinin dışarıya bırakılmamalı, özellikle karşınızdaki çocuk ve ergense ve bilhassa çocuksa, özellikle3 yaştan ortaokul çağına kadarki dönemde anne-babaların tedaviye mutlaka alınması gerekiyor. Ayrıca çocuk okula gittiği için, öğretmenleri ve kılavuz uzmanlarını da devre dışı bırakmamız çok dinç olmaz.
ÇOCUĞUNUZU ETİKETLEMEYİN!
“Şunun da altını çizeyim; her çocukta ve ergende evet tanı fazla kayda değer bir şeydir; lakin bizler, psikoterapitler olarak tanıdan ziyade, o çocuğun özelinde hangi tutum ve belirtiler var, bunlarla ilgileniriz. O yüzden anne-babalardan istediğim; tanıya fazla artı odaklanmamaları, bunu bir sorun haline getirmemeleri ve çocuklarını etiketlememelerini rica ediyorum. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bir isim; ama bu çocuk bunu nasıl yaşıyor, aile bunu nasıl denetim ediyor, bunlar her aile ve çocuğa biricik ve özeldir.”