Ses tonunun yükselmesi, azar ve bağırmayla gerçekleşen sözlü şiddetin dışında, erkek veya kadının birbirlerine sevgi göstermemesi de karşı tarafı duygusal olarak örseler. Hissi şiddete maruz kalan insan kendini değersiz ve yetkisiz hisseder.
DUYGUSAL ŞIDDET, ÖNEMSIZ VE BECERIKSIZ HİSSETTİRİYOR
Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şiddetin bir türünün de şehvetli zor olduğunu söyledi.
“Kuvvet denilince, mutlaka çevrede tabakların uçuşması ya da kadına el kaldırılması gerekmez”, duygusal şiddetin bireyi şehvetli olarak örseler.
“Ses tonunun yükselmesi, azar ve bağırmayla gerçekleşen sözlü şiddetin dışında, erkek veya kadının birbirlerine sevgi göstermemesi de karşı tarafı duygusal olarak örseler. Şehvetli şiddete maruz kalan insan kendini değersiz ve yetersiz hisseder. Bu zor şekli, eleştirinin fazla olduğu evliliklerde oluşur ve karşı tarafta suçluluk duyguları meydana getirir. Böyle kimseler, kendilerini daima suç işliyormuş gibi hissederler. İçinde bulundukları ruh halini, ‘Ne yapsam, nasıl davransam kabahat, sağa baksam suç, sola baksam suç ’ diye ifade ederler.”
ANLAMSIZLIK DUYGUSU MEYDANA GETIRMEK PSİKOLOJİK BASKI
Karşımızdaki insanda değersizlik duyguları uyandırmakta psikolojik şiddeti ifade eder. Zor uygulayan insanın bir özelliği de karşıdakini çok sık eleştirmesidir. Bu da hissi bir baski şeklidir. Tenkit eden kimse karşıdakinde, ‘Ben eleştirebilecek seviyede, üstün ve kayda değer bir kişiyim! ’ duygusu uyandırır. ‘Ne yapsam da eleştirecek bir şey bulsam? ’ diye bekleyen, eleştiriden özel bir keyif bölge bazı tipler, ‘Ancak üstün kimseler eleştirebilir! ’ duygusuyla hareket ederler. Bu gelişmiş bir duygu değildir. Böyle halk, tenkitlerine aleyhinde çıkıldığında, üstünlüklerine aleyhinde çıkıldığını düşünür. Bu noktada şahsiyet çatışması başlar.
KISKANÇLIKTA DUYGUSAL ŞİDDETİN BİR ÇEŞİDİDİR
Kıskançlığın da bir duygusal güç çeşiidir. İnsan sahip olduğu ve paylaşmak istemediği kişiyi kıskanarak ona acı çektirir; fazla teftiş ve üstüne titreşim ile kıskandığı kimseyi üzer. Püriten ahlak özellikleri içeren insanlarda bu tutum daha belirgindir. Böyle kimseler her şeye karışır, karşısındakinin yaklaşık olarak ruhunu bile kontrol etmek isterler. Hatta kişinin, ‘müdahalecilik ’ özelliği öyle fazla olur ancak, karşısındaki insanın ‘özel ’ denilebilecek hiçbir şeyi kalmaz. Mesela eşi düşünceli bir şekilde düşünüyorsa, onu anında öğrenmek ister, ‘Acilen ne düşünüyorsun? ’ diye sorar. Fakat iki tarafın da eksik da olsa özel hayatlarının bulunması tabiidir. ‘Her şeyden haberdar olmalıyım! ’ düşüncesi, insanları şehvetli şiddete götürür.
İHMALDE HISSI ŞİDDETİN BİR ÇEŞİDİ
Hissi zorlama olarak tanımlanan bir başka nitelik ise ihmaldir. Duygusal ihmalkârlık, hislere değer vermemek şeklinde ortaya çıkar. Sosyal ve fiziksel ihmaller de vardır. Meselâ insanın, evinin somut ihtiyaçlarını karşılamaması, geçimini düşünmemesi de bir ihmaldir. Kadınlar aralarında yapılan anketlerde, ‘Param olsa bu evliliği götürmem! ’ diyen öyle çok kadın bulunmaktadır. Burada para, kadının kendini enerjik hissetmesine sebep olur. Evliliği zor mücadelesi haline getirenler için bu durum çok önemlidir. Izdivaç aşkla başlar, bir müddet daha sonra şiddet mücadelesine dönüşür. Bu uğraş esnasında iki taraf da kendi kimliğini koruma çabasındadır. Bu şart ortalama her evliliğin geçirdiği alışılagelmiş aşamalardandır. Fakat bu didişme tarafları şiddete de götürebilir. Eşler, eğer zeki davranırlarsa, bir süre daha sonra orta noktada buluşabilirler. Bu safhadan sonra izdivaç bağları gelişmeye başlayacaktır.