Selen KALDIRIM/ email protected
6 günde 6 üke rotasını uzun incelemeler sonucunda oluşturdum. Gittim, gördüm, gezdim; ne, nedir, kaça hepsini tek tek yazdım. Pek rastgele haritaya parmağımızı koyup “Nereye gitsem?” oyunu oynamıyoruz. Yolda fena sürprizlerle karşılaşmaman için her faz deneme edildi. Hatta başlangıç ve bitiş noktalarını pek entresan seçtim fakat dönüşte anılarını anlatırken, seni dinleyenlere “Vay be”dedirteceksin. Zengin ülkeden girip, gittikçe fakirleşen ülkelerle devam edip en fakirinden çıkacaksın. Birinci ülkede bir kahveye 50 lira öderken en fakirinde kahve fiyatının 5 liraya düştüğünü göreceksin.
6 GÜNDE 6 ÜLKE GÖRDÜM, BEN YAPTIM
Yılın ilk birkaç ayında tatil günlerinin tamamını kullanmadıysanız, yıllık izinden birkaç gününüzün kaldığını varsayıyorum. Zaten bu işi çok uzatmayacağım; 6 güne 6 ülke sığdırdım.
Tanıdık Olmayan bir yerde edinmek çok havalı hissettirebilir oysa konu standartlarınızda kalite ve lüks aramaya geldiğinde, hepsi birer para meselesine dönüşür. Nerede olursanız olun, nereye giderseniz gidin paranızı A noktasından B noktasına götüren en önemli etmen yolculuk arzunuz olur. 6 ülke deyince bir tansiyonunuz çıkıyor natürel. ‘ ’Birine gittik de altısı kaldı ’ ’, ’ ’Para mı var ’ ’ gibi eleştirilerinizi alttan alacağım. Sahiden kendimce de böylece; doların şakası yok. Gel gelelim birinin Bodrum ’da, Alaçatı ’da yediği 5 bin lirayı, akla yatkın bir planla 6 ülkede yiyen seyyahı da bir dinleyin.
ROTA OLUŞTURULDU, BIRINCIL DURAĞIMIZ HELSİNKİ
Finlandiya (Helsinki) – Estonya (Tallinn) – Letonya (Riga) – Litvanya (Vilnius) – Polonya (Varşova) – Ukrayna( Kiev)
Finlandiya ’dan başlayan 6 ülkeli rotanın birincil adresi başkent Helsinki. Türk Hava Yolları ’nın sabahleyin uçağıyla erkenden başkent Helsinki ’ye vardım. Zaten topu topu bir günümüz var. Kuzey ’in beyaz kentinin çayırını, çimenini gezdim.
Turistik mekânların hepsi birbirine yürüme mesafesinde olduğu için bir günden fazlasını aramadı gözüm. Mimarlık meraklıları için karın doyuracak bir rota olduğu değin gece hayatı arayışında olanlara da bol bol malzeme çıkar. Bugün, Helsinki hala küçük bir kasaba hissini korurken metropol gibi bir şey olmanın çilesini çekiyor.
(Uspenski Katedrali / Helsinki Katedrali)
Güne anlam katan en hoş manzaramdan biri 15 dakikalık tekne yolculuğunun arkasında vardığım Suomenlinna Adası ve kalesiydi. UNESCO arşivinde yer alan, çimene benzer otlarla sarılı kalenin doğal güzelliğine bir fotoğraf bırakıp, Bizans mimarisinin izlerini içeren Uspenski Katedrali ’ne ve Helsinki Katedrali’ne gittim. Buralarda tekne turlarına, takımada yolculuğuna, plajları baştan başa uzanan geniş parkve bahçelerine bir liste yapabilirsiniz. Ben oradan oraya gezerken Eurolar da gitti natürel. Şehrin Kuzey ’inden Güney ’ine indikçe fiyatlar azalmaya başladı ama bu ülke cidden kazık. Siz elinizden geldiğince sandviç ve yeşil bir elma ile idare edin. Zorlayın zorlayın olur.
(Suomenlinna Adası ve Kalesi)
Sokaklarında gezerken dikkatimi çeken şeylerden biri de evlerin minik balkonlarının yaratıcı dilekçe alanına dönüştürülmüş olması. Bizim gibi manâsız bulduğu balkonu Migros poşetleriyle doldurmuyorlar. Minimalist eşyalar ile sanat tadında balkoncuklar uyarı çekiyor. ziyarete gitmek için en yerinde zamanı soracak olursanız; Fin’lerin paltolarını çıkarıp, güneşin tadını çıkarmak için açık kafelere akın ettiği dönem gidin diyebilirim.
İkinci durağımız olan; Helsinki ’nin adaleli tarih bağlarının bulunduğu Tallinn için yola düştüm. En yaygın feribot rotası olan Helsinki’den Tallinn Limanı’na dek serin bir gezi sonrası kente vardım. Gelişmiş araba vapuru ağı, banal ve can sıkıcı bir gemi yolculuğunu, orkestra eşliğinde oldukça keyifli bir ışık halkası getirmiş. Tallinn’e varana değin hiç sıkılmadım.
ESTONYA -TALLİNN
Merhaba Tallinn, merhaba Estonya halkı; bu ne güzellik! Şehir öbür, insanı öbür bir bakış. Burada ne mi gezeceksiniz? Katedral, katedral, katedral… Bir kilisegezen iseniz, arayışınızı karşılayacak en doğru şehirdesiniz. St. Olaf ’s Kilisesi ’nin uzun kulesine çıkmak için 2 euro gibi cüzi bir aidat ödüyorsunuz. Old Town (Eski Büyük Kasaba) çevresini kaplayan Ortaçağ mimarisi de hasar görmeden günümüze dek gelmiş. üstelik magazin haberi vereyim; Old Town çevresini gezerken Game of Thrones setini göreceğiniz St Catherine ’s Pasajı ’na da bir uğrayın. Estonya ’nın en büyük sanat müzesi Kumu Art Museum, bu nostaljik şehirde bir müze macerası yaşamak için en içten seçim olur. Viru sokağı, eski Tallinn’in tacir ve zanaatkârlarının yaşadığı yer olan All-Linn ya da “Aşağıda Büyük Kasaba” olarak biliniyor. Bugün, Viru hala Tallinn’in en popüler merkezi.
Şehirde görünce otomatik olarak ‘ ’Bu bizdeki Galata Kulesi yok mi yaa ’ ’diye sorduğunuz bir görünüm var; Tallinn Kiek in de Kok Müzesi. Benziyor değil mi?
(Tallinn Kiek in de Kok Müzesi)
Tallinn ’de Moskova mimarisi var; yapılar epeyce şaşalı ve renkli. Sokaklarda bizim ülkemizin katiyen üstüne düşmediği bir spor dalına rastladım; okçuluk. Kenarda köşede ok atıyorlar. Okçuluk Tallinn ’e yakışmış, antik bir hava kattığını söyleyebilirim. bu arada çoğu yerde beleş Wifi var. En sevdiğiniz…
LETONYA – RİGA
Ve geliyorum Tallinn ’den daha sonra Letonya ’nın Riga ’sına. Otobüs ile 4 saat sürüyor. Bir günde, bilmediğin bir şehrin neresini gezeceksin? Hemencecik söyleyeyim; siz turistlerin en fazla alaka duyduğu Eski Büyük Kasaba yakınlardaki Özgürlük Anıtı etrafındaki bölgeyi. Riga Old Town bölgesindeki rengârenk yapıların içine düşüyorsunuz. Arnavut kaldırımlı taş sokakları yürürken seni tökezletmesi bile bambaşka bir tabiilik.
(Siyah Kafalıların Evi / St. Peter’s Church, Riga)
Yürüyemediğiniz yerde şehrin birçok noktasına ulaşım sağlayabileceğiniz tramvayı kullanın. Bugün garip bir müze olan House of Blackheads binasının bodrum katında bir şarap mahzeni ve ticaretle ilgili sergiler, üst katlarında büyük balo salonları var. Zaten şehrin dışarıda kalan bölgelerde tipik Sovyet türünden yapı edilmiş gri apartman bloklarından diğer bir şey değil. Gezi listesinden yetkisiz olmaması gereken bir öteki yer ise KGB merkezi, işkencehaneler. Sovyet rejimine karşısında çoğu Letonyalı burada sorguya çekildi, gaddarlık yapıldı, öldürüldü veya Sibirya sürgününe gönderildi. Müzenin bıktırıcı havası Riga ’nın mimarisiyle daha neşelendirici bir hale getirilmiş.
(KGB Merkezi)
LİTVANYA – VİLNİUS
4 saatlik sıkıcı otobüs yolculuğunun arkasında Litvanya ’nın başkenti Vilnius ’a vardım. Bundan Böyle gezimizin 4. Ülkesindeyim, para bitmeye başladı, e haliyle azıcık da yoruldum. Vilnia Nehri ’nin yanında, bağıra çağıra mangal yapanların, müziği sesini ardına kadar açmış ergenlerin olmadığı bir parka rastlıyoruz. Anında diğer tarafında çürük kırmızısı rengiyle Aziz Anne Kilisesi duruyor. Vilnius Soykırım Kurbanları Müzesi ’nin açık olduğu ya da restore edilmediği güne denk gelmişseniz, bir girip bakarsınız. Meşhur Gedimino caddesi ’ndeyken karşınıza gotik simgeler çıkacak. Yürürken anlıyorsunuz ama bu şehre 21.yüzyıl gelmemiş. Ara ara ışık olmayan sokaklar, özensiz kalmış tadilatlar var; Dilencisi ve ayyaşı fazla pozitif. Mutfak kültürü sıfır; yeniden aç kaldım. Sanırım burayı sevmedim. Fazla da anlatmaya gerek değil. Neyse; param cebime kaldı. Görüşürüz Litvanya!
(Church of St. Anne, Vilnius)
POLONYA- VARŞOVA
Litvanya ’daki hazımsızlığımın tozunu Polonya ’nın başkenti cool ’lukta sınır tanımayan Varşova ’da attım. 4 saat uzaklıktaki şehre otobüsle sürüneceğinize Rynair ’ın meslektaşı Vizom ile yaklaşık 300 TL ’ye 1 saatte varıyorsunuz. Varşova ’nın turistlerin gözünde, çevresindeki Prag, Berlin ya da Krakow dek popülaritesi yok. Varşova ’da kiliseymiş, manastırmış öne meydana çıkan bunlar yok, yaşam kültürü ve yemyeşil parkları. Yani görülesi o kadar de bir şey değil.
(Lazienki Park)
Şehrin yegâne simgesi olan Pałac Kultury i Nauki (Kültür ve Bilim Sarayı) Stalin’in Varşovalılara bir hediyesi. Polish Army Museum görmek isteyeceğiniz tankları olan bir müze. Zaten yeterince katedral, bina gördüm. Biraz park gezelim. Varşova bu konuda iyi. En büyük parkı olan Tazienki Krolewskie ’de bir kahve içmek şehri sevmenize yetiyor. Kısaca Varçova ’da yürüyün yani; meydana gidin bir şeyler için, parklarında selfie çekin, bisiklet kiralayın. Yeter.
(Polish Army Museum)
SON DURAK: UKRAYNA- KİEV
Kiev’deyim. Seyahati zirvede bırakayım dedim. II. Dünya Savaşı’ndan ağır bir yıkımla meydana çıkan fakat aslına uygun olarak her yerde inşa edilen şehre varınca tekrar bir enerji geldi. Soğuğun verdiği kesiklikle esen temiz hava ve renkli yapılar içimi açtı. Bulunduğu bölgeye adını veren manastır Kiev Pechersk Lavra, İsmini İstanbul ’da bulunan Ayasofya’dan alan Aziz Sofya Katedrali ve uçurumun kenarında yer alan St. Michael Altın Kubbeli Katedral bu çılgın mimarilerden sadece birkaçı. Ukrayna kırsal yaşamını gözler önüne seren Pirogovo Açık Hava Müzesi en beğendiğim yerlerden biri oldu. Tatil köyü havasında bir yerdi.
NEDİR BU 6 ÜLKENİN MASRAFI
Bla bla derken; böyle uzun uzun anlatınca baya bir masraflı gözüküyor lakin yok. 6 gün 6 ülkeden oluşan gezi rotamızın terbiyesizce bir hesabını yaparsak; Her şehir halkı için gecelik konaklamalar (1250), uçak ve otobüs biletleri (ülkeye giriş ve çıkış biletleri hariç 500 TL). Ekstra harcamalardı, müzesiydi derken kılı kırk yararak karnımızı doyurduğumuz seyahatimizden birey başı toplamda 700 euro ile kapattık. 4- 5 bin lira yurt açık havada 6 ülkeye bedel mi değmez mi, Alaçatı ’da bir hafta geçirdikten daha sonra tartışalım.