ABD ile Türkiye arasında yaşanan gerilimin çözüme kavuşturulması nedeniyle Türk heyeti Washington’da ABD’li temsilciler ile mülâkat gerçekleştirdi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’ın önderlik ettiği dokuz şahsiyet heyet ABD hükümetinden yetkili isimlerle yaptırım ve iade konularına ilşikin görüşmeler yaptı.
DİPLOMASİ TRAFİĞİ
50 dakika süren görüşmede ağırlıklı olarak, rahip Andrew Brunson ve ABD’nin Türkiye’ye yaptırım kararı ele alındı. Görüşme sonrası ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert açıklama yaptı.
ABD’li Sözcü Nauert görüşmede, “Rahip Andrew Brunson konusu da dahil ikili ilişkilerdeki çoğu meselenin ele alındığını” açıklama etti.
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç’ın da yer aldığı heyetin bir sonraki durağı ABD Define Bakanlığı oldu. Yaklaşık 1,5 saat süren görüşmenin arkasında bakanlıktan ayrılan Türk heyeti çıkışta herhangi bir yorumlama yapmadı.
Görüşmeler sonunda ABD ve Türkiye, sadece “temaslara sürdürmek” konusunda anlaştı.
15 AD İDDİASI
Heyetler arası görüşmelerde demin resmi olarak olumlu bir dönüş gelişme yaşanmazken, ABD’li yetkililerin Türkiye’den 15 ismin iade edilmesini istediğine dair bir bahis ortaya atıldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı ’ndaki görüşmelerde Türk heyetine hem, sadece Rahip Andrew Brunson ’un özgürlük kalmasının yetmeyeceğini, halen Türkiye ’de tutsak bulunan 12 ABD vatandaşı ile, ABD ’nin Türkiye temsilciliklerinde çalışan tutuklu iki Türk vatandaşı Hamza Akçay ve Metin Topuz ’un da tahliyesinin beklendiği bahis edildi.
bununla birlikte FETÖ’den tutsak yer alan Osman Kavala’nın da özgürlük bırakılması yönünde talepte bulunulduğu da iddia edildi.
İNGİLİZCE BİLMİYORLAR YALANI
ABD’de gerçekleştirilen görüşmelerde henüz olumlu bir dönüş elde edilmemesi, rakip kimliğiyle belli isimlere karapropaganda imkanlarını doğurdu.
Sosyal medyada, ABD’ye but basan heyetin ingilizce bilmediği ve tercümanları geç geldiği için kimseyle anlaşamadığı iddia edildi fakat akılcı reel kısa zaman içerisinde anlaşıldı.
Türkiye’nin en saygın kurumlarından Dışişleri Bakanlığı’nda tanıdık olmayan dil iyi anlamak bir yükümlülük olarak tutulurken, heyette bulunan isimlerin de üstteki düzey diplomatlardan, bürokratlardan oluşması ve yurt dışarıya konsolosluk düzeyinde görevler yapması aniden pozitif yabancı dil bildiklerini gösteriyor. Bu koşul da ortaya atılan bu yalanın nasıl bir karapropaganda ürünü olduğunu gözler önüne seriyor.