Modern çağın korkulu rüyası kanserin tedavisine yönelik bilim dünyasında çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Meme kanseri ise üzerinde azami çalışılan kanser çeşidi olarak dikkat çekiyor. Son yıllarda meme kanseri tedavisinde fazla manâlı yeniliklerden biri tek doz radyoterapi yöntemi. Acıbadem Üniversitesi Meme Araştırmaları Enstitüsü Başkanı, Acıbadem Maslak Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Evren Uras, tek doz radyoterapi uygulaması bir uçtan bir uca hastaların 33 seans yerine tek bir seansta çare olabilir ayla geldiğini vurguladı.
Günümüzde her 4 kanser hastasından 3 ’ünde uygulanan, iyileştirici çare yöntemi radyoterapi yönteminde son yıllardaki seri gelişmeler umutları artırıyor. Artık gelişmiş radyoterapi teknikleri ile hem vücudun organlarını büyük ölçüde korumak mümkün oluyor, ayrıca zamandan kazanılıyor ayrıca de kozmetik açıdan büyük avantajlar sağlanıyor.
Meme kanserinin tedavisinde fazla manâlı yeniliklerden birisi tek doz radyoterapidir. Meme koruyucu cerrahi geçiren kadınlarda normalde ameliyattan sonraki dönemlerde 25 kere tüm memeye, 8 kez de tümörün bulunduğu bölgeye edinmek üzere 33 defa radyoterapi yapılır. Yine De günümüzde çoğalan radyoterapi teknikleri ile vücudun organlarını büyük ölçüde gözetmek mümkündür. Fakat yine de mutlaka radyasyondan yansımalardan beden etkilenebilir. Tek doz radyoterapi ise tedaviyi bir seansa indirgiyor ve hastaya öyle çok açıdan büyük kazanımlar sağlıyor.
AYNI GÜN İYİLEŞMEK MUHTEMEL
Meme koruyucu cerrahi yaptığımız hastalarda tümörü çıkardıktan daha sonra yara açıkken radyoterapi yapıyoruz. Bilhassa burada en fazla tehlikeli olan bölge, tümörün çevresindeki meme dokusudur. Bu tümör çıktıktan sonradan bu çevre dokuyu ameliyat sırasında hazırlıyoruz ve göğüs duvarına, yani vücudumuza girecek radyasyonu alıkoymak için göğüs duvarına bir kurşun plak yerleştiriyoruz yaranın içinden. Üstüne ışınlamak istediğimiz meme dokusunu getiriyoruz ve sonra radyoterapi cihazı gelerek bu bölgeye kenetleniyor. Ve kenetlendikten daha sonra da buraya bir defa almak üzere ışın veriyoruz ve bu ışınla bizim 33 kez yaptığımız tedaviyi bir kerede bitirmiş oluyoruz.
HASTAYA O KADAR ÇOK ÜSTÜNLÜK SAĞLIYOR
• Tek doz radyoterapi yöntemi baştan sona hastanın vücudu radyasyondan neredeyse hiç etkilenmiyor. Çünkü sadece gaye yer ışınlanıyor, koruyucu bir plak olduğu için arkaya da geçmiyor.
• Hastanın işgücü ve zaman kaybı ortadan kalkıyor. Çünkü hastaya ameliyat esnasında radyoterapi uygulandığından, ameliyatla birlikte radyoterapisi de bitiyor ve iki günde toparlanıyor.
• Bilhassa yurt dışından gelen hastalar için koskocoman rahatlık. Çünkü eskiden radyoterapi nedeniyle kalış süresi uzuyordu. Ancak tek doz radyoterapi ile tedavileri bittiği için kısa sürede tüm tedavileri işlenmiş olarak ülkelerine dönüyorlar.
• Meme cildi hiç etkilenmediği için radyoterapinin meme cildinde oluşturduğu şansın dönmesi de yaşanmıyor. Meme cildinde herhangi bir bozukluk, deformite olmuyor. Keza meme cildi korunuyor hem de daha iyi bir görüş elde ediliyor.
• Meme dokusunda uzun vadede etkilere bağlı olmak üzere memede küçülme meydana gelebiliyorken, tek doz radyoterapi ile bu sorundan da hasta korunmuş oluyor.
AMELİYAT SÜRESİNE SADECE 5 DAKİKA EKLENİYOR
Prof. Dr. Cihan Uras, tek doz radyoterapi yönteminin herkese uygulanamadığını belirterek şu bilgileri veriyor: “Bu tedaviyi herkese uygulayamıyoruz. Çünkü belli kriterlerimiz var; tümörün özellikleri bizim için çok kayda değer. Hastanın yaşı fazla kayda değer, tümörün büyüklüğü –mesela 2 cm ’yi geçmemesi gerekir- ve tümörün biyoloji ile ilgili özellikleri çok kayda değer. Kriterlere uyan hastalarımıza koruyucu cerrahiyi yaparken ameliyat esnasında tek doz radyoterapiyi uygulayabiliyoruz. Bu işlem ameliyat süresine sadece 5 dakika eklenerek yapılabiliyor.”
RADYASYON ONKOLOĞU İLE KARAR VERİLİYOR
Tek doz radyoterapi yönteminin Radyasyon Onkoloğu ile planlanarak yapıldığını belirten Prof. Dr. Kâinat Uras “Bu başvuru formu kimsesiz cerrahın kararıyla olmuyor. Biz genel cerrahi ekibi olarak hastanın bu yönteme uygun olduğunu görürsek radyasyon onkolojisi ekibimize hatta spesifik olarak meme radyasyon onkolojisi ekibimize söylüyoruz. Onlarla kararlaştırıyoruz. Onlar da bu yöntemin hastaya uygun olduğuna karar verirlerse hastalara uyguluyoruz. Yani bu kararı vermede meme cerrahı, meme radyasyon onkoloğu ve patoloğun kararları fazla manâlı. Üçlü etap görevi görüyoruz. Üçümüz bir araya gelip uygun hastaya karar veriyoruz” diyor.