Ilginç ve çarpıcı: Mahlukat

Yaratık, günümüz İngiliz Edebiyatı ’nın en garip ve en çarpıcı gerilim romanlarından biri. Tıpatıp Dostoyevski’nin romanlarında olduğu gibi, insanı saran paradokslarla dolu ahlak bir derinliğe fakat aynı zamanda da, Fowles’un virtüözlük düzeyindeki hikâye anlatma tekniğinden kaynaklanan soluk kesici bir sürükleyiciliğe sahip.

(John Fowles)

YARATIK

Yazarın zihninde aralıklarla beliren ve git gide cisim şampiyon, acayip bir imgedir anlatılan. Soğuk, karanlık bir ilkbahar gününde, ölümsüz kıraç toprakların ufuk çizgisinde yol bölge küçük bir atlı kafile imgesi… esrarengiz bir kadının da dahil olduğu bu kafilenin bilmecelerle batmış yolculuğu… ve yolun sonundaki beklenmedik ölümün arkasından gelen sorgulama… Bayağı bir polisiye olayın ötesine uzanıp metafizik boyutlara erişen ve bilim kurgusal tınılar da taşıyan karmakarışık bir anlatı.

Çağdaş İngiliz edebiyatının en önde gelen yazarları arasında sanılan John Fowles, Viktorya dönemi İngiltere’sinde geçen Fransız Teğmenin Kadını adlı meşhur romanında olduğu gibi, yeniden tarihsel bir arkadaki planı romanına fon olarak seçiyor. Fakat amacı elbette herzamanki anlamda tarihsel bir roman kâğıda dökmek yok. Sade yaşantılarıyla kilise kurumunun otoritesine kökten karşı çıkışlarıyla tanınan, İsa’nın dünyaya her yerde bir “bayan” olarak geleceğini ileri süren, gündelik hayatlarında komünizan öğelere rastlanan, yoksulluğu ve cinsel perhizi savunan Shaker mezhebinin öğreti ve pratikleri üzerine temelleniyor roman.

Fakat Fowles karşımıza, geçmişe gelecekten bakan ve o zamanın zihniyetini çağdaş bireyin moderniteyle yüklü, son derece karışık manzara açısından değerlendiren bir yazan kimliğiyle ortaya çıkıyor Mahlukat’ta. Bir yana, 18. asır İngiltere’sinin toplumsal tabakalaşmasına, törelerine, sınıf atlama yapılarına ilişkin fazla acayip ayrıntılar ortaya koyarken, bir yandan da, kurmaca bir yapıt meydana getirdiğinin bilincinde bir yazar olarak, akıcı hikâyeler anlatabilme yeteneğini seferber ediyor.