Cumhurbaşkanı Erdoğan: ‘Manşetlerle, Kalemşörlerle Çarpışarak Bu Günlere Geldik’

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Manşetlerle, Kalemşörlerle Çarpışarak Bu Günlere Geldik'
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Manşetlerle, Kalemşörlerle Çarpışarak Bu Günlere Geldik'
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Maalesef bu memleketin havasını teneffüs edip, ekmeğini yiyip, suyunu içip, bütün imkanlardan en üstteki düzeyde faydalanıp Türkiye’nin yüzüstü yere kapaklanmasını heyecanla bekleyenler olduğunu görüyorum. Milletimize ve onun temsilcisi olarak gördükleri şahsımıza karşı duydukları husumeti ülkenin felaketini dileyecek değin ileri götürenler bulunduğuna şahit oluyoruz. Medyanın da kasten veya bilmeyerek bu alçaklığa aracılık etmesinden üzüntü duyuyoruz” dedi.

Medya Oskarları Ödül Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerinde medya kuruluşlarının etkinlik gösterdikleri devletlerin ve toplumların ortak çıkarlarını gözettiklerini, bu anlayışın medyanın yazılmış olmayan kuralı olduğunu söyledi.

“Operasyonlarını defalarca medya üzerinden yürüttüler”

Konuşmasında medyanın önemine değinen ve medya tarihini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Medyanın hayatımıza bu dek girmesiyle birlikte kolaylaştırıcı ve süre kazandırıcı pek çok yönü yanında yoklama edici ve yönlendirici tarafları da tartışılmaya başlanmıştır. Bugün baktığımızda haberlerden sinemaya, gösteri programlarından çizgi filmlere değin medya içeriğinin manâlı bölümünün belirlenmiş odakların tekelinde olduğunu görüyoruz. Medyanın tekelleşmesi, giyim kuşamın, mimarinin, yeme içme alışkanlıklarının daha o kadar çok bireysel ve toplumsal davranışın da monoton haline gelmesine yol açıyor” diye konuştu.

40 takvim siyasi hayatındaki tecrübelerinden çıkardığı sonucu açıklayan Erdoğan, “Olur Ya ülke ve insanlar olarak güçlüyseniz, kendi özgünlüğünüzü koruma şansına sahipsiniz. Böyle bir gücünüz yahut ya kendinizi dünyadan tecrit edeceksiniz, bundan böyle böyle örnekler öyle kalmadı, küresel düzene emrindeki olacaksınız. Bizim yöntemimiz daha farklı, biz ne tabi olmayı ne tecrit olmayı seçtik. Bizim tercihimiz kuvvetli ülkü gelmekten yana oldu. Geçtiğimiz 16 yılda Türkiye’yi 3,5 kat büyüttük. Ülkemizi her alanda kendi ayakları üzerinde durur ülkü getirmeye çalıştık. Bunun için vesayet odaklarından darbecilere, siyasi madrabazlardan ekonomik tetikçilere kadar herkesin karşı milletimizle birlikte durduk. Yerli ve milli vurgusu yaptık. Yalnızca 15 Temmuz’daki mücadelemiz bile halk olarak bu yöndeki kararlılığımızın bu yöndeki en fiziksel örneğidir. Açık konuşmak gerekirse, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına namzet olduğumuz günden itibaren bize en çok saldıranların, linç etmeye çalışanların başında kusura bakmayın medya geliyordu. Belli Başlı akıntı medya ülkemizde eskiden beri vesayetçilerle, darbecilerle, mandacılarla birlikte hareket etmiştir. Milletin yanında yer edinmek yerine marjinallerin safında yer almayı hüner sanan medyaya karşı mücadeleler verdik. Bir şairimizden esinlenerek söylediğim gibi, biz herkes top güllesi niyetiyle atılan manşetlerle, köşelerini kurşun gibi kullanan kalemşörlerle çarpışa çarpışa bu günlere geldik. Hukuka da vicdana da ahlaka da sığmayacak bir duruşma kararıyla mahkum edildiğimizde bizim için atılan ‘muhtar bile olamaz’ manşetlerini unutmadık. Şahsımız, partimiz, hükümetimiz karşısında yazılan, çizilen bühtanların, atılan iftiraların, yapılan çarpıtmaların haddi hesabı yoktur. Geçi ihanetini sosyal tepki, 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe girişimini hukuka hürmet, çukur eylemlerini sivil direniş, 15 Temmuz’u tiyatro olarak göstermeye çalışanlar operasyonlarını her zaman medya üzerinden yürüttüler. Teröristlere güzelleme yapan, milleti aşağılayan, küçümseyen, hakir görebilen bir zihniyet yıllarca medyada baştacı edildi. Millete ‘göbeğini kaşıyan adam’ diyerek, ‘bidon kafalı’ diyerek, ‘koyun’ diyerek ve daha nice ifadelerle en ağır hakaretleri yapanlar hep medya mensupları değil miydi? Türkiye’nin geçirdiği büyük değişimden medyamızda nasibini aldı. Bugün artık eskisine kadar hakikatlere daha saygılı, haberlerinde, yayınlarında daha dengeli bir medyamız olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.

“Bizde otağımızı orada kurup, oradan Malazgirt’e geçeceğiz”

Malazgirt ve Ahlat ziyaretlerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ahlatta butik de olsa Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapacağız, Sayın Bahçeli’nin de bizlere o kadar bir isteği oldu. Onu kısa zamanda yetiştirip önce Ahlat, çünkü Sultan Alparslan otağını orada kurmuştu, bizde otağımızı orada kurup, oradan Malazgirt’e geçeceğiz. Tarih ibret alınırsa yinelenme etmez. Biz bunu yaşayacağız, yaşatacağız. Bundan sonra hem Ahlat’ta hem Malazgirt’te ecdadın hatırasını yaşatmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Bizi bu tehditlerle yıldırmak olası değildir”

“Türkiye’nin bu şerefli ve detaylı politikası birilerini rahatsız ediyor” açıklamasında yer alan Erdoğan, gecen 5 yılda Türkiye’nin üstüne gelinmesinin sebebinin bu olduğunu kaydetti. Erdoğan, “Öbür toplum kesimlerini kışkırtma edip ülkemizi iç kargaşaya sürükleyemeyince bu defa terör örgütleri vasıtasıyla dışarıdan tazyike başladılar. Yatığımız sınır ötesi operasyonları ile bu projeyi de akamete uğrattık. Şimdi ekonomi üzerinden bizi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin ekonomide çözmesi gereken yapısal sorunları kuşkusuz mevcuttur. Biz bunları zaten biliyor ve çözümü için çalışıyoruz. Fakat bunların hiç biri son zamanlarda yaşadığımız hadiseleri açıklamaya tatmin edici olamaz. Nitekim birileri ülkemizi ekonomi üzerinden köşeye sıkıştırmaya çalıştıklarını açık açık ifade etmekten çekinmiyorlar. İnşallah biz bu dalgayı da atlatacağız. Alt yapımız bunu atlatmaya kabiliyetlidir, o gücü de vardır. Gerek ekonomi yönetimimiz, gerek devletimizin öteki kurumları gereklilik duyulan tedbirleri alıyorlar. Nitekim milletimizin elindeki kaynakları şuanda seferber edilmiştir. Yurt dışındaki dostlarımız da çok önemli rakamlarla mücadelemize takviye vermeye başladılar. Bu sürecin ayrıca hesaplı keza de siyasi bakımından yeni bir sıçrama dönemine gireceğimizin vesilesi olacağına inanıyorum. Türkiye’nin alternatifsiz olmadığını herkes görecek. Türkiye ile birlikte hareket etmenin karlı bir tercih olduğunu bugüne dek beraber çalıştığımız herkese gösterdik. Ama, NATO’da birlikte stratejik karşılıklı olduğumuz bir ülkenin kalkıp ta Türkiye gibi NATO içinde ilk üç içinde bulunan bir stratejik ortağına bu şekilde yaklaşımlarda bulunmasını hiçbir cümle açıklama edemez. Bizi o kadar tehditlerle, bize ileri geri ifadelerle geri adım attırmak muhtemel yok. Biz böylece bir tarihin varisleriyiz ki, bizi bu tehditlerle cesaretini kırmak muhtemel değildir. Çağırmak ki onlar bu milleti tanımadılar, ama tanıyacaklar” dedi.

“Medyanın da kasten ya da bilmeyerek bu alçaklığa arabuluculuk etmesinden endişe duyuyoruz”

Amaçsız bir ülkenin pusulasız bir gemi gibi olduğunu kaydeden Erdoğan, “Türkiye fazla net hedeflere sahip bir ülkedir. Biz 2023 vizyonumuzu 2011 yılında bildiri ettik ve benzer rotada yürümeyi sürdürüyoruz. 2023 hedeflerimize sahip çıkıyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin girdiği her mücadeleden yalnızca ayakta yok, bununla beraber kazançlı bir şekilde çıkmasından başkalarının rahatsız olabileceğini söyleyen Erdoğan, “Lakin bu ülkenin hiçbir ferdi, kuruluşu böyle bir hakka sahip değildir. Maalesef bu memleketin havasını teneffüs edip, ekmeğini yiyip, suyunu içip, bütün imkanlardan en üst düzeyde faydalanıp Türkiye’nin yüzüstü yere kapaklanmasını heyecanla bekleyenler olduğunu görüyorum. Milletimize ve onun temsilcisi olarak gördükleri şahsımıza aleyhinde duydukları husumeti ülkenin felaketini dileyecek değin ileri götürenler bulunduğuna şahit oluyoruz. Medyanın da kasıtlı olarak veya bilmeyerek bu alçaklığa arabuluculuk etmesinden üzüntü duyuyoruz. Batı ülkeleri öncelikle edinmek üzere dünyanın her uygun medya kuruluşları etkinlik gösterdikleri devletlerin ve toplumların müşterek çıkarlarını gözetirler. Bu kavrayış medyanın yazılı olmayan kuralıdır. Kendi ülkesine ve toplumuna karşı husumet içine giren kişiler ve kuruluşların baştan olduğu gibi medyada da dışlanır, mecrasız bırakılırlar. Türkiye’nin de bu olgunluğa bu sorumluluk düzeyine ulaşması şarttır. Son dönemde bu doğrultuda manâlı bir mesafe kat etmiş olmakla birlikte daha gitmemiz gereken fazla yol olduğu da ortadadır” biçiminde konuştu. – ANKARA