Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İnşallah biz bu dalgayı da atlatacağız. Daha Alçak yapımız bunu atlatmaya kabiliyetlidir, o gücü de vardır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Biz herkes top güllesi niyetiyle atılan manşetlerle, köşelerini kurşun gibi kullanan kalemşörlerle çarpışa çarpışa bu günlere geldik”
“NATO’da birlikte stratejik iki taraflı olduğumuz bir ülkenin kalkıp da Türkiye gibi NATO içinde birincil üç içinde yer alan bir stratejik ortağına bu şekilde yaklaşımlarda bulunmasını hiçbir tümce ifade edemez. Bizi böylece tehditlerle, bize ileri geri ifadelerle geri adım attırmak olası yok”
“Maalesef bu memleketin havasını teneffüs edip, ekmeğini yiyip, suyunu içip, bütün imkanlardan en üstteki düzeyde faydalanıp Türkiye’nin yüzüstü yere kapaklanmasını heyecanla bekleyenler olduğunu görüyorum. Medyanın da bilerek ya da bilmeyerek bu alçaklığa aracılık etmesinden endişe duyuyoruz”
ANKARA – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Maalesef bu memleketin havasını teneffüs edip, ekmeğini yiyip, suyunu içip, tüm imkanlardan en üst düzeyde faydalanıp Türkiye’nin yüzüstü yere kapaklanmasını heyecanla bekleyenler olduğunu görüyorum. Milletimize ve onun temsilcisi olarak gördükleri şahsımıza karşısında duydukları husumeti ülkenin felaketini dileyecek kadar ileri götürenler bulunduğuna tanık oluyoruz. Medyanın da kasten ya da bilmeyerek bu alçaklığa aracılık etmesinden üzüntü duyuyoruz” dedi.
Medya Oskarları Ödül Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her uygun medya kuruluşlarının faaliyet gösterdikleri devletlerin ve toplumların karşılıklı çıkarlarını gözettiklerini, bu anlayışın medyanın yazılmış olmayan kuralı olduğunu söyledi.
“Operasyonlarını defalarca medya üzerinden yürüttüler”
Konuşmasında medyanın önemine değinen ve medya tarihini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Medyanın hayatımıza bu değin girmesiyle birlikte kolaylaştırıcı ve süre kazandırıcı öyle çok yönü yanına denetim edici ve yönlendirici tarafları da tartışılmaya başlanmıştır. Bugün baktığımızda haberlerden sinemaya, eğlence programlarından çizgi filmlere değin medya içeriğinin önemli bölümünün kesin odakların tekelinde olduğunu görüyoruz. Medyanın tekelleşmesi, giyim kuşamın, mimarinin, yeme içme alışkanlıklarının daha öyle çok kişisel ve toplumsal davranışın da monoton haline gelmesine yol açıyor” diye konuştu.
40 yıllık siyasi hayatındaki tecrübelerinden çıkardığı sonucu ifade eden Erdoğan, “Belki ülke ve ahali olarak güçlüyseniz, kendi özgünlüğünüzü koruma şansına sahipsiniz. Böyle bir gücünüz yoksa ya kendinizi dünyadan tecrit edeceksiniz, bundan böyle böyle örnekler o kadar kalmadı, küresel düzene tabi olacaksınız. Bizim yöntemimiz daha farklı, biz ne ast olmayı ne tecrit olmayı seçtik. Bizim tercihimiz zinde ülkü gelmekten yandan oldu. Geçtiğimiz 16 yılda Türkiye’yi 3,5 kat büyüttük. Ülkemizi her alanda kendi ayakları üstünde durur ülkü getirmeye çalıştık. Bunun için vesayet odaklarından darbecilere, siyasi madrabazlardan hesaplı tetikçilere değin herkesin karşısında milletimizle birlikte durduk. Yerli ve milli vurgusu yaptık. Sadece 15 Temmuz’daki mücadelemiz bile millet olarak bu yöndeki kararlılığımızın bu yöndeki en maddi örneğidir. Açık konuşmak gerekirse, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına namzet olduğumuz günden itibaren bize en çok saldıranların, linç etmeye çalışanların başında kusura bakmayın medya geliyordu. Başlıca akıntı medya ülkemizde önceden beri vesayetçilerle, darbecilerle, mandacılarla birlikte hareket etmiştir. Milletin yanında yer elde etmek yerine marjinallerin safında yer almayı beceri sanan medyaya karşı mücadeleler verdik. Bir şairimizden esinlenerek söylediğim gibi, biz herkes top güllesi niyetiyle atılan manşetlerle, köşelerini kurşun gibi kullanan kalemşörlerle çarpışa çarpışa bu günlere geldik. Hukuka da vicdana da ahlaka da sığmayacak bir mahkeme kararıyla mahkum edildiğimizde bizim için atılan ‘muhtar bile olamaz’ manşetlerini unutmadık. Şahsımız, partimiz, hükümetimiz karşı yazılan, çizilen bühtanların, atılan iftiraların, yapılan çarpıtmaların haddi hesabı yoktur. Geçi ihanetini sosyal tepki, 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe girişimini hukuka hürmet, çukur eylemlerini sivil direniş, 15 Temmuz’u tiyatro olarak göstermeye çalışanlar operasyonlarını defalarca medya üzerinden yürüttüler. Teröristlere güzelleme yapan, milleti aşağılayan, küçümseyen, hakir görebilen bir zihniyet yıllarca medyada baştacı edildi. Millete ‘göbeğini kaşıyan adam’ diyerek, ‘bidon kafalı’ diyerek, ‘koyun’ diyerek ve daha nice ifadelerle en ağır hakaretleri yapanlar daima medya mensupları değil miydi? Türkiye’nin geçirdiği büyük değişimden medyamızda nasibini aldı. Bugün bundan böyle eskisine tarafından hakikatlere daha saygılı, haberlerinde, yayınlarında daha dengelenmiş bir medyamız olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.
“Bizde otağımızı orada kurup, oradan Malazgirt’e geçeceğiz”
Malazgirt ve Ahlat ziyaretlerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ahlatta butik de olsa Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapacağız, Sayın Bahçeli’nin de bizlere pek bir isteği oldu. Onu kısa zamanda yetiştirip önce Ahlat, çünkü Sultan Alparslan otağını orada kurmuştu, bizde otağımızı orada kurup, oradan Malazgirt’e geçeceğiz. Tarih ibret alınırsa yinelenme etmez. Biz bunu yaşayacağız, yaşatacağız. Bundan sonra ayrıca Ahlat’ta hem Malazgirt’te ecdadın hatırasını yaşatmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Bizi bu tehditlerle yıldırmak mümkün değildir”
“Türkiye’nin bu onurlu ve ayrıntılı politikası birilerini rahatsız ediyor” açıklamasında yer alan Erdoğan, gecen 5 yılda Türkiye’nin üzerine gelinmesinin sebebinin bu olduğunu kaydetti. Erdoğan, “Öbür toplum kesimlerini tahrik edip ülkemizi iç kargaşaya sürükleyemeyince bu kere terör örgütleri vasıtasıyla dıştan tazyike başladılar. Yatığımız sınır ötesi operasyonları ile bu projeyi de akamete uğrattık. Acilen ekonomi üzerinden bizi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin ekonomide çözmesi gereken yapı sorunları muhakkak mevcuttur. Biz bunları zaten biliyor ve çözümü için çalışıyoruz. Ancak bunların hiç biri son zamanlarda yaşadığımız hadiseleri açıklamaya tatmin edici olamaz. Nitekim birileri ülkemizi ekonomi üzerinden köşeye sıkıştırmaya çalıştıklarını açık açık ifade etmekten çekinmiyorlar. İnşallah biz bu dalgayı da atlatacağız. Daha Aşağı yapımız bunu atlatmaya kabiliyetlidir, o gücü de vardır. Gerek ekonomi yönetimimiz, gerek devletimizin öteki kurumları gereksinim duyulan tedbirleri alıyorlar. Nitekim milletimizin elindeki kaynakları şuanda seferber edilmiştir. Yurt dışındaki dostlarımız da fazla ciddi rakamlarla mücadelemize takviye vermeye başladılar. Bu sürecin ayrıca hesaplı ayrıca de siyasi bakımından yeni bir sıçrama dönemine gireceğimizin vesilesi olacağına inanıyorum. Türkiye’nin alternatifsiz olmadığını cümbür cemaat görecek. Türkiye ile birlikte hareket etmenin karlı bir seçim olduğunu bugüne kadar beraber çalıştığımız herkese gösterdik. Ama, NATO’da birlikte stratejik karşılıklı olduğumuz bir ülkenin kalkıp ta Türkiye gibi NATO içinde ilk üç içinde bulunan bir stratejik ortağına bu şekilde yaklaşımlarda bulunmasını hiçbir tümce ifade edemez. Bizi pek tehditlerle, bize ileri geri ifadelerle geri adım attırmak mümkün değil. Biz böylece bir tarihin varisleriyiz ancak, bizi bu tehditlerle cesaretini kırmak mümkün değildir. Aramak oysa onlar bu milleti tanımadılar, lakin tanıyacaklar” dedi.
“Medyanın da kasten veya bilmeyerek bu alçaklığa arabuluculuk etmesinden üzüntü duyuyoruz”
Amaçsız bir ülkenin pusulasız bir gemi gibi olduğunu kaydeden Erdoğan, “Türkiye çok net hedeflere sahip bir ülkedir. Biz 2023 vizyonumuzu 2011 yılında bildiri ettik ve aynı rotada yürümeyi sürdürüyoruz. 2023 hedeflerimize sahip çıkıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin girdiği her mücadeleden sadece ayakta yok, bununla beraber kazançlı bir şekilde çıkmasından başkalarının rahatsız olabileceğini söyleyen Erdoğan, “Lakin bu ülkenin hiçbir ferdi, kuruluşu böyle bir hakka sahip değildir. Maalesef bu memleketin havasını teneffüs edip, ekmeğini yiyip, suyunu içip, tüm imkanlardan en üstteki düzeyde faydalanıp Türkiye’nin yüzüstü yere kapaklanmasını heyecanla bekleyenler olduğunu görüyorum. Milletimize ve onun temsilcisi olarak gördükleri şahsımıza karşı duydukları husumeti ülkenin felaketini dileyecek kadar ileri götürenler bulunduğuna şahit oluyoruz. Medyanın da kasıtlı olarak veya bilmeyerek bu alçaklığa aracılık etmesinden üzüntü duyuyoruz. Batı ülkeleri ilk olarak almak üzere dünyanın her uygun medya kuruluşları etkinlik gösterdikleri devletlerin ve toplumların karşılıklı çıkarlarını gözetirler. Bu kavrayış medyanın yazılmış olmayan kuralıdır. Kendi ülkesine ve toplumuna aleyhinde husumet içine giren kişiler ve kuruluşların her tarafta olduğu gibi medyada da dışlanır, mecrasız bırakılırlar. Türkiye’nin de bu olgunluğa bu yükümlülük düzeyine ulaşması şarttır. Son dönemde bu doğrultuda manâlı bir uzaklık kat etmiş olmakla birlikte daha gitmemiz gereken fazla yol olduğu da ortadadır” biçiminde konuştu.