DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye ve Rusya’nın İdlib’e yönelik saldırılarına ilişkin, “Bizim bütün amacımız zaten bu saldırıları durdurmaktı. Bu saldırıların olabileceğini öngörüyorduk. Bir taraftan içeride radikal gruptan ılımlı grupları yarmak için çok uğraş sarf ettik” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya’nın Manavgat ilçesinde partisinin ilçe yöneticileriyle toplantıda bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu, toplantının ardından gazetecilere İdlib konusunda açıklamada bulundu. Suriye’de İdlib özelinde saldırıların daha önce başladığını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Yani burada iki devlet aralarında savaşın başlaması gibi ‘resmi başladı’ veya ‘gayriresmi başladı’ diye bir şey olmaz. Bizim tüm amacımız zaten bu saldırıları durdurmaktı. Bu saldırıların olabileceğini öngörüyorduk. Bir taraftan içeride radikal gruptan ılımlı grupları karışıklığa itmek için çok çaba sarf ettik. Fiilen bunda kayda değer mesafeler de kat ettik. Fakat bugün İdlib’de yer alan o terörist gruplar hemen buraya saldırgan rejim ve destekçileri tarafından Halep’ten, Hama’dan, Doğu Guta’dan hatta ta güneyden, Dara’dan koridorlar açılarak gönderildi, veya bana kalırsa getirildi. Bunlar madem bu dek güvenli olmayan -ama teröristler tehlikelidir- oradan çıkarken niye etkisiz hale getirmediniz? Zaten amacın bunların buradaki mevcudiyetini kullanarak, bahane ederek İdlib’e saldırmak olduğunu biliyorduk ve bunu her zaman da söyledik. Rejim buradaki mevcudiyeti mazeret ederek saldırıyor. Ama biz dün son derece net tavırlarımızla ortaya koyduk. Aslında dün yayımlanan deklarasyonda net bir şey var. Yani İdlib sorunu, Astana Anlaşması’na yerinde bir şekilde, Astana ruhuna uygun bir şekilde çözülmelidir. Bu da nedir, ateşkes. Yani çatışma duracak. Nedir? Buradan radikal gruplar ayıklanacak. Bunu biz daima söylüyoruz, gelin beraber yapalım” dedi.
‘BİRKAÇ GÜNDÜR BU SALDIRILAR OLDU’
Bunu sadece Astana formatında olan ülkeler için söylemediklerini, batı ülkelerine de her zaman söylediklerini vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, “Bir her birine DEAŞ’ın varlığını gerekçe ederek, en son Rakka’dan da nereye gönderdikleri belirlenmiş değil, bazıları ‘çölde’ diyorlar, onları bahane ederek diğer bir terör örgütüyle işbirliği yapıyor. Ama işin özünden uzaktan. bundan başka bir takım ülkeler de kendi çıkarlarına, ajandasına uygun hareket ediyor. Burada ilkeli davranan, sadece barıştırma için ve yeniden Suriye’nin istikrarı ve güvenliği için, kendi güvenliğimiz için düşünen, düşünce koyan tek ülke Türkiye’dir. Bunu da zaten herkes görüyor. Dün de bu bildiride olduğu üzere Cumhurbaşkanımız da bir lahza önce burada çatışmaların durması, yani ‘ateşkes’ çağrıda bulunmak, saldırıların durması demek. İlla iki ülke arasında mütareke anlaşması imzalanarak mütareke sağlanmaz. Bugüne değin Astana’da, Soçi’de ne yaptık, çatışmaları önlemek için. İdlib nedir, gerginliği azaltıcı bölgedir. Yani çatışmalar duracak, yeniden siyasi sürece odaklanacağız. Birkaç gündür bu saldırılar oldu. Şimdi keza Ruslarla, ayrıca de İranlılarla yoğun uğraş içerisindeyiz. Sadece dün Tahran’da yapılan zirveyle sınırlı değildir çabalarımız. O zirvede bir irade ortaya konulmuştur, çerçevesi çizilmiştir. Biz Dışişleri Bakanlığı olarak, Ulusal Savunma Bakanlığı olarak ve MITOS Başkanlığı olarak üçlü bir şekilde muhataplarımızla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bundan sonradan daha da yoğunlaştıracağız ama; burada insani bir felaket olmasın” diye konuştu.
‘2 MİLYONA YAKIN İNSAN TÜRKİYE SINIRINA GELEBİLİR’
Saldırıların devam etmesi halinde bölgeden göç yaşanacağı ihtimaline ilişkin de değerleme yapan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
“Geçenlerde Almanya Dışişleri Bakanı ile basın toplantımızda da böyle bir çatışma devam ederse, hamle devam ederse insanların tekrar evlerini terk ederek, Türkiye’ye veya diğer bir bölgeye gidebileceği söylendi, ya da soru soruldu. Ben böyle bir riskin olduğunu söyledim. Bunu bir takım basın veya muhalefet kötüye kullandı. Böyle bir durumda 2 milyona yakın insan Türkiye sınırına gelebilir. Bunlar ‘Ne olur gelsin’ anlamında yorumladılar, onu natürel içten bulmuyoruz. Lakin böyle bir riskin, böyle bir tehdidin olduğunu söylüyoruz. Bunu Avrupalı muhataplarımıza da söylüyoruz. Alman Dışişleri Bakanı ile de görüştük. Böyle bir durumda, bu zorlama her yeri etkiler. Almanya’yı da etkiler, Avrupa’yı da de ektiler, bizleri de etkiler. Buna aleyhinde da ortak tedbirler almamız gerekli insani bir durumda. Burada BM manâlı, çatı örgüt olarak. İnsanların buradan evlerini terk etmemesi için, eğer terk etmek zorunda kalırsa, hemen en kısa zamanda barınabilmesi için fikirlerimizi, düşüncelerimizi söyledik. Hazırlıklarımızı da yapıyoruz. Yani İdlib bölgesi çatışmasızlık bölgesidir. 3,5 milyon insan var. Bu haliyle korunması gerekiyor. Huysuz takdirde fazla ciddi insani dramlar oluşur.”
– Antalya