Türk-İslam geleneğinin yapısı olan ahşap camiler

Türk-İslam geleneğinin yapısı olan ahşap camiler
Türk-İslam geleneğinin yapısı olan ahşap camiler
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra ilk kez Orta Asya’da Türklerin yaptığı ahşap camiler, Selçukluların Anadolu’ya taşıdığı önemli bir kültürel miras olma özelliğini taşıyor.

TÜRK – İSLAM MİMARİSİNİN ESTETİK ANLAYIŞI

Anadolu’daki ilk örneği, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde vezir Sahip Ata tarafından Konya’da yaptırılan bu camiler, Türk-İslam mimarisinin estetik anlayışına dair belirleyici izler taşıması ve yapım teknikleriyle ziyaretçilerini etkiliyor.

Türk-İslam geleneğinin yapısı olan ahşap camiler

İLK DEFA TÜRKLER İNŞA ETTİ

Eşrefoğlu Camii Alan Yönetimi Başkanı Sanat Tarihçisi Yaşar Erdemir, geçmişi Orta Asya’ya dayanan ahşap camileri, dünyada ilk defa Türklerin inşa ettiğini söyledi.

Özellikle Batı Türkistan’daki ilk cami örneklerinden kalan kapı kanatları, sütun, mihrap gibi birçok parçanın günümüzde müzelerde sergilendiğini belirten Yaşar Erdemir, “Bu örnekleri Semerkand, Buhara ve St. Petersburg müzelerinde görmek mümkün” dedi.

Türk-İslam geleneğinin yapısı olan ahşap camiler

AHŞAP CAMİNİN BABASI

Yaşar Özdemir, “Anadolu’da ilk örneği Sahip Ata Camii. 1258 yılında Selçuklu veziri Sahip Ata Fahrettin Ali inşa ettirdi. Çift minareli, şahane bir taç kapısı, 7 sahanlı bir iç mekanı, mihrap önü kubbesiyle, 13. yüzyılın ortalarında yapılmış olan muhteşem bir cami, diğer bir ifadeyle ‘ahşap camilerin babası’ kabul ettiğimiz bir eser.” diye konuştu.

ORTA ASYA’DAN GELEN GELENEK

Yaşar Özdemir, “Ahşap camiler, 13. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar ihtişamından bir şey kaybetmeden yapılmaya devam etti. Türkiye’deki sanatkarların bu konudaki becerikliliği ve geleneklere bağlılık, bu kültürü sürdürdü. İlk defa Müslüman Türkler bu camileri inşa edince, bu gelenek Orta Asya’dan beri süregeldi, Anadolu’da da önemli mabetler olarak işlevlerini sürdürdü. Estetik açıdan da çok göz kamaştırıcı. Minberler kündekari, oyma, eğri kesim, kakma, kafes gibi zengin tekniklerle işlenmiş, tavanları kalem işi renkli motiflerle ve yazılarla bezendi. Rengarenk, adeta bir çiçek bahçesi gibi.” şeklinde konuştu.

Türk-İslam geleneğinin yapısı olan ahşap camiler

“ÇİÇEK TARLASI GİBİ”

Yaşar Erdemir, Anadolu’da UNESCO’nun kalıcı listesine girebilecek yüzlerce caminin bulunduğunu söyleyerek, “Selçuklu eseri Sahip Ata, Beyşehir’deki Eşrefoğlu, Ankara’daki Arslanhane, Sivrihisar Ulu Cami, Afyonkarahisar Ulu Cami gibi çok önemli ahşap camilerimiz var. Bunların içleri rengarenk, çiçek tarlası gibi motiflerle bezeli. Hem yazılı hem bitkisel hem de geometrik süslemelerle nakış tekniğinin en güzel uygulandığı yapılarımızdan” dedi.

EŞREFOĞLU CAMİ’NİN TARİHİ

Ahşap camilerin köklü örneklerinden Konya Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camii, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alıyor.

Anadolu’da benzeri bulunmayan cami, 13. yüzyılda inşa edildi. Anadolu’nun en görkemli, en zengin ve günümüze en iyi durumda gelebilmiş camisi. Taş, tuğla, çini, alçı ve özellikle ahşabın en güzel kullanıldığı, benzeri olmayan cami olması nedeniyle UNESCO listesine dahil edildi.

Caminin kapısı kündekari tekniğiyle yapılmış, Türkiye’deki en büyük ahşap kapı. Çini sanatının en güzel şekilde kullanıldığı cami aynı zamanda, Osmanlı döneminde ilave edilmiş türbesi, bedesteni, hamamı, medresesi ve kütüphanesiyle döneminin en büyük külliyelerinden biri.

Türk-İslam geleneğinin yapısı olan ahşap camiler