Suriçi ’nde bir bayram sabahı

Suriçi ’nde bir bayram sabahı
Suriçi ’nde bir bayram sabahı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Vahap Söztutan’ın yazdığı “Suriçi’inde bir bayram sabahı” yazısı, okuyanı bayram sabahlarının kadirşinas insanlarının o güzel sofralarına götürüyor.

SURİÇİ’NDE BİR BAYRAM SABAHI

Bayramlıklarını giymiş torunlar, ‘köy kokulu ’ sözleriyle evlatlar toplandığında Fethiye ’deki belli başlı ocağında, tozlanmış zaman perdesi açılıyor bir anda.

Tarih boyu Rum ve Yahudi nüfusun yaşadığı Balat ve Fener ’in sırtlarındaki Çarşamba ’ya emrindeki Fethiye ’de gözlerinizi kapatarak Haliç ’i dinlerseniz eğer; ‘yaşanmışlıkları ’ da duyabilirsiniz. İşte yamaçtaki 14 kilise ve 12 sinagog tekrar yükseliyor önünüzde… Fatih muhafazakârlığı temsil ediyorsa, Balat ve Fener ‘Batılılaşmayı ’ çağrıştırıyor. Tepedeki Çarşamba ’nın sokaklarında kediler geziyorsa, yamaçtaki Balat ile Fener ’in caddelerinde köpekler fink atar. Çarşamba, alaturka bir Doğu ise Balat ve Fener de alafranga Batı ’dır pekâlâ. Oryantalist Fethiye ’deki o ‘Doğu evi ’ de işte, bu sabahleyin yıl boyu olmadığı dek kalabalıktı.

Ahşap kapıdan girince ağızlardaki sözcükler hiç şaşırmadan, hemencecik “yerel şiveyle” bütünleşirken; fiilen bu mütevazı evdeki ırk, ‘Türkolog, medya grup başkanı, hoca, spor yazarı ve yazı işleri müdürü, senaryo yazarı ve espri yazarı ’ olarak belirlenmiş bir kesim ahali için ilham kaynağı ünlü yüzlerdi. Böyle olurdu, annenin karıncalanmış ellerine kavuştuğunda evlatlar ve torunları, aniden taşralaşır ve bunu ‘ayrıcalık ’ gibi yaşardı.

….

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ…