büyük destinasyonu olduğunu belirterek, “Türkiye’nin turizm destinasyonu sadece deniz, kum, güneş değil, son birkaç yıldır geleneksel pazarın dışına çıkıp sahip olduğu diğer imkanlarını devreye aldığı zaman ilk 3’e girmemesi için hiçbir neden yok” dedi.
Rize’nin İyidere ilçesindeki bir otelde gerçekleştirilen Rize 1. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri (MENA) Doğu Karadeniz Turizm ve Yatırım Zirvesi’ndeki “Doğu Karadeniz Turizminin Geliştirilmesi ve Çeşitlendirilmesi” paneli İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın katılımıyla gerçekleştirildi. Panelde ilk olarak söz alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Karadeniz turizminin daha işin başında olduğunu belirterek, çeşitlenme açısından daha bir elin parmakları kadar olmadığını söyledi.
Derviş turizmcilere ihtiyaç olduğunu dile getiren Bakan Soylu, “Yapması gereken, üzerine titremesi gereken alması gereken çok mesafe vardır. Burada derviş turizmcilere ihtiyaç vardır. Çok açık. En büyük eksiğimiz yaylarımıza yapmış olduğumuz hırçın davranışlardır. Tarihimize, bize emanet edilenlere karşı maalesef 300, 400, 500 metrekarelik bazen 5-6 katlı yaylarda yapmış olduğumuz evlerdir. Her şey bizi affedebilir ama doğa ve bize bırakılan emanetler affetmeyecektir. Artık bu doğa cinayetlerini işlemeyi bırakalım. Eşimiz, dostumuz, akrabamız, yakınımız oy ve siyaset kaygısı bunların her birini bir tarafa bırakalım. Burada hepimiz sorumluyuz. Elimizde büyük bir miras var ve biz bu mirası plansız bir şekilde acaba har vurup harman savuracakmışız diye endişe içerisindeyiz. Şahsen ben endişe içerisindeyim. Dünya yeni keşfetmeye başlıyor biz bu keşfi açmalıyız. Ne kadar doğal, orjinal olabilirsek o kadar açabiliriz. Helikopterle gelecekler günlerce kalacaklar. Önümüzdeki büyük bir fırsat var. Mardin ve Diyarbakır’ın da otellerini izliyorum. İnanın geçen sene neredeyse hepsi kapanma aşamasındaydı. Allah nazardan korusun bu sene hepsi yüzde 100’e yakın doluluk yaşıyorlar. Çarpık yapılaşmaya son vermek zorundayız” dedi.
Bakan Avcı: “Almanya, Belçika, ABD, Fransa ne kadar güvenliyse Türkiye’de o kadar güvenlidir”
“Almanya, Belçika, ABD, Fransa ne kadar güvenliyse Türkiye’de o kadar güvenlidir” diyen Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı da, “Bir ülkede istikrar, güven ortamı varsa güvenlik sorunları asgariye inmişse o ülkede turizm gelişiyor. Aksi taktirde ne yaparsanız yapın olumsuz algı sizin bütün birikimlerinizi heba ediyor. Son zamanlarda özellikle Türkiye’nin güvenliği ve güvenirliliği konusundaki dünyada olumlu bir imajın oluşması için sadece algı olarak değil duygu olarak ta imajın oluşması için gece-gündüz çalışan İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’ya teşekkür ediyoruz. Ben yurt dışında zaman zaman sektör temsilcileriyle ve turizm medyasıyla bir araya geldiğimiz zaman bunu çok rahatlıkla söyleyebiliyorum. Almanya, Belçika, ABD, Fransa ne kadar güvenliyse Türkiye’de o kadar güvenlidir. Hatta Türkiye yaşadığı bu kadar tecrübelerden sonra bunlardan çıkardığı dersler itibariyle bunların hepsinden çok daha güvenli bir ülkedir” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin turizm destinasyonu sadece deniz, kum, güneş değil”
Türkiye’nin sürdürülen olumsuzlama kampanyalarına rağmen dünyanın 6. Büyük turizm destinasyonu olduğuna dikkat çeken Bakan Avcı, “Türkiye Batı medyasında sistematik bir şekilde sürdürülen olumsuzlama kampanyalarına rağmen bugün dünyanın 6. büyük turizm destinasyonudur. Avrupa’nın da 4. büyük destinasyonudur. Türkiye’nin turizm destinasyonu sadece deniz, kum, güneş değil, son birkaç yıldır geleneksel pazarın dışına çıkıp sahip olduğu diğer imkanlarını devreye aldığı zaman ilk 3’e girmemesi için hiçbir neden yok. Türkiye kış turizminde olağan üstü bir potansiyele sahip. Türkiye doğudan batıya, kuzeyden güneye tam bir açık hava müzesi” diye konuştu.
“Bu büyük potansiyeli heba etme tehlikesi ile karşı karşıyayız”
Büyük bir tehlike ile karşı karşıya olunduğunu işaret eden Bakan Avcı, “Bu büyük potansiyeli heba etme tehlikesi ile karşı karşıyayız. Yayla turizmi bakımında İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu uyarıda bulundu. Sadece bu uyarı ile kalmayacak aynı zamanda bundan böyle geriye doğru da işleyecek şekilde yayla turizmimizin tahribe yönelik hiçbir girişime katiyen izin verilmeyeceğini, gereken ne ise bunu harfiyen yerine getirileceğini hepimizin bilmesi gerekiyor. Aksi taktirde bir yörenin adı bir kere kötüye çıkarsa daha sonra bunu geriye sarmak, toparlamak, telafi etmek olağan üstü zor” ifadelerini kullandı.