İyi Partili Kavuncu: Radikal Tedbirler Alınmazsa En Derin Ekonomik Kriz Yaşanacak

İyi Partili Kavuncu: Radikal Tedbirler Alınmazsa En Derin Ekonomik Kriz Yaşanacak
İyi Partili Kavuncu: Radikal Tedbirler Alınmazsa En Derin Ekonomik Kriz Yaşanacak
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Buğra Kavuncu, “Üzülerek görüyoruz fakat iktidarın adamakıllı dış mihraklara bağlayarak sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştığı mevcut idareli şart, şayet ivedi ve radikal bir takım tedbirler alınmazsa, ülkemiz tarihindeki en uzun süreli ve en derin ekonomik krizin yaşanmasına sebep olacaktır” dedi.

İYİ Parti’de Başkanlık Divanı, kongre sonrası birincil toplantısını yaptı. Toplantının ardındaki Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Buğra Kavuncu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Toplantıda birçok konunun ele alındığını bildiren Kavuncu, başlangıçta 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladı. Buğra Kavuncu ardındaki ekonomideki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ekonomisinin son derece kırılgan hale geldiğini söyleyen Buğra Kavuncu, şöyle dedi:

“Yanlış ekonomi politikaları sebebiyle ülkemiz ekonomisi son derece kırılgan bir ışık halkası gelmiştir. Bu gerçek artık saklanamamaktadır. Ekonomideki kırılganlığı sadece dış mihraklara bağlamak; sorunların kaynağına inmemek ve daha da büyümelerine sebep olmak demektir. Türkiye, stratejik konumu sebebiyle daima manâlı bir ülke olmuştur ve gelecekte de kayda değer bir ülke olmaya devam edecektir. Dış mihraklar da her zaman var olmuştur ve bundan sonradan da olacaktır. Bitiren değil üreten, savurganlık eden değil tasarruf eden, betonlaşmayla değil sanayileşme ile büyüyen, insan kaynağını iyi eğiten ve liyakate kadar değerlendiren, zinde kurumlara sahip hiçbir ülke ekonomisi dışarıdan gelecek tehditlerden aldırmaz. diğer taraftan; borçlu, her anlamda dışa bağımlı, üretmeye yok tüketmeye alıştırılmış, tarımda bile kendine yetemeyen bir ekonomi ise dış mihrakların etkisinden kaçamaz. Dış mihrakların, bilhassa ekonomi alanında işini kolaylaştıran en kullanışlı yönetimler, tek adam yönetimleridir. Kuvvetler ayrılığının olmadığı, dinç parlamentoya sahip olmayan ve  kurumları işlevsiz ışık halkası getirilmiş ülkeler, dış etkilerden en çok etkilenen ülkelerdir.”

24 Haziran itibarıyla Türkiye’de sistemin değiştiğini ve tüm yetkinin tek kişide toplandığını öne süren Kavuncu, şunları kaydetti:

“Parlamento neredeyse etkisiz hale gelmiştir. Ekonomide acilen yaşamakta olduğumuz sıkıntılar, her türlü sorunu çözeceği vaadiyle halkımıza kabul ettirilen bu yeni yönetim sistemin bir sonucudur. Üzülerek görüyoruz oysa, iktidarın tamamen dış mihraklara bağlayarak sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştığı mevcut idareli şart, olur ya acele ve radikal bir takım tedbirler alınmazsa, ülkemiz tarihindeki en uzun süreli ve en derin hesaplı krizin yaşanmasına sebep olacaktır. Uzun zamandır uygulanan yanlış hesaplı politikalar nedeniyle özel sektörün sırtında birikmiş olan heybetli döviz borcu, korkarız ancak, önce devlete yıkılacak, sonra da bu borcun tamamı artan fiyatlar, düşen gelirler, kaybedilen işler ve yükselen vergiler vasıtasıyla vatandaşımıza ödettirilecektir. Hatalı ekonomi politikaları ile bu borçların birikmesine sebep olanlar ise ne yazık fakat hiçbir bedel ödemeyeceklerdir. Umuyoruz ancak, daha dün ‘IMF’ye borç verdik’ palavrasıyla övünenler, yakında ülkemizi yeniden IMF kapılarına düşürmezler ve IMF’nin yazdığı ağır reçeteleri uygulamaya koymazlar.”

‘SURİYE’NİN İDLİB’İ KUŞATMASI İLE KORKUTMA EN ÜST DÜZEYE ÇIKTI’

İdlib’in Türkiye açısından yarattığı riskler ve Astana sürecinin aksaklıkları konusunda İYİ Parti’nin iktidarı aylardan beri uyardığını kaydeden Buğra Kavuncu, şöyle konuştu:

“Suriye ordusunun İdlib’i kuşatması ile Türkiye’nin maruz kaldığı tehdit en üstteki düzeye çıkmıştır. Esad rejimi, Astana mutabakatına aykırı şekilde İdlip dışındaki çatışmasızlık bölgelerine saldırmış, El Kaide benzer ve benzeri gruplar da dahil bütün muhaliflerin İdlib’e göç etmesini sağlamıştır. Nüfusu 3,5 milyona ulaşan İdlib’e askeri harekat yapılması büyük bir insani faciaya yol açacak, yeni ve büyük bir göç dalgasının ülkemize yönelmesine sebep olacaktır. Muhtemel askeri harekat, TSK’nın 12 bambaşka noktada ‘Gerginliği Azaltma Denetleme Gücü’ olarak atama yaptığı bir bölgede gerçekleştirilecek ve Hatay vilayetimiz sınırlarına içten, arasında terör örgütü mensuplarının da bulunduğu, demin çapı bütünüyle kestirilemeyen büyük bir göç dalgasına yol açacaktır. Bu durumda sınırlarımızın güvenliği ağır tehdit altına girecektir. Bu çok önemli bir milli emniyet riskidir. AKP iktidarının yanlış politikaları yeni bir felaket senaryosunu kapımızın önüne getirmiştir. İdlib operasyonunun sonuçları bunlarla da sınırlı kalmayacak, Türkiye’nin Suriye sahasında siyasi olarak fazla kuvvet duruma düşmesine de neden olacaktır. Bütün bu sıkıntıların ve sınamaların yanında dış politikamız, idareli güçlüklerden de ziyadesiyle etkilenmektedir. Sene başından bu yanlamasına Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesi, tasarruf tedbirleriyle iki kere törpülenmiş; Bakanlık, uzmanlık gerektiren toplantılara Ankara’dan vekil gönderemez duruma düşmüştür. Tüm bu gelişmeler, Türkiye’yi dışarı da sıkıntıya sokmakta ve yalnızlığa sürüklemektedir. Türkiye’nin böyle ağır bir korkutma altına girmesinin tek nedeni iktidarın başından beri uyguladığı yanlış Suriye politikası ve işlem boyunca göstermiş olduğu yetersizliktir.”

‘KANUN ÖNÜMÜZE GELSİN DETAYLI AÇIKLAMAYI YAPARIZ’

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Buğra Kavuncu, bağışlama tartışmalarına karşın kendisine yöneltilen soruya ise şöyle cevap verdi:

“Şimdi kanun önümüze gelsin, bütün teferruat önümüze gelsin o zaman tartışırız. Söylediğiniz gibi birçok soru işareti var. Affetme kapsamına kimlerin girmeyeceği vurgulanıyor, fakat kimlerin gireceğinin dillendirilmesi, söylenmesi, kamuoyunun bu konuya nasıl yaklaştığı alakayla tepkiyi görmek açısından fazla daha önemli. Uyuşturucu kaçakçılarından tutun da, mafya liderlerine değin bu affetme kimleri kapsayacak? Bunun yanına tartışılan başka bir yöntem de var. İşte kısmi bağışlama deniliyor. İnfaz sürelerinin kısalmasıyla alakalı. Tüm bunları görmeden bizim bu konuyla ilgili net bir açıklama yapmamız şu aşamada muhtemel yok. Kanun önümüze gelsin, detayları görelim, ondan daha sonra zorunlu açıklamayı yaparız.”

– Ankara