Aybüke SENGİR / email protected
Victor Lustig bir Çek göçmeniydi. Babası ise yaşadıkları ufak kasabada belediye başkanı olan orta halli bir adamdı. Kariyerine ufak suçlarla başladı; hırsızlık, cepçilik gibi. Çeşitli kumar hileleri öğrendikten sonra, Lustig Avrupa ve Kuzey Amerika aralarında Atlantik ’i gemilerinde bulunan birçok zengin yolcuyu amaç olarak seçti.
Eyfel Kulesi ’ni satma öyküsü ise 1925 yılında bir gazetede bakımı epeyce pahalıya mülk olduğu için sökülmesi gerektiği ile ilgili bir yazı okumasıyla başlıyor. Lustig ’in beyninde haberi okur okumaz bir yıldırım çaktı. Eyfel Kulesi ’ni doyumsuz ama saf bir işadamına külüstür olarak satabilirdi! Ilk meslek olarak kendisini Fransız Bayındırlık Bakanlığı görevlisi olarak tanıttığı ve Eyfel Kulesi ’ne teklif vermelerini istediği bir mektubu Paris ’in en tanınmış hurda tüccarlarına yollamak oldu.
“EYFEL YIKILACAK SÖKÜLMESİ LÜZUM”
Mektubu bölge beş işadamı daveti ciddiye alıp otele geldiğinde hepsine burada yapacakları konuşmalarının kuytu kalacağı konusunda ant ettirip, sonradan da Eyfel Kulesinin yıkılma tehlikesinde olduğunu ve sökülmesi gerekeceğini söylemişti. Meşhur anıtın külüstür demirleri için teklif istiyordu. Lustig, bakanlığın böylesine sevilen ulusal bir abide için kamuoyunun tepkisi büyük olacağından, böyle gizli bir buluşma ve yeminlere başvurduğunu da açıklamıştı.
KENDİLERİNİ RÜŞVETLE AKLADILAR
Bir hafta içinde teklifler verildi ve Kont, külüstür tüccarı Andre Poisson ’un teklifini kabul etti, çünkü içlerinde en safı oydu. Uzlaşma yapıldı. Lustig ’in sekreteri Collins ’in de tanıştırıldığı son toplantıda, iş için kaparo olarak banka çeki verildi. Üçkağıtçılar, bunun ardından ustaca bir darbe daha indirdiler. İşi kolaylaştırmak için yetkililere sus payı vermeleri gerekeceğini söylediler. Hurdacı buna da razı oldu ve bu kere rüşveti nakit olarak verdi. İçinde bir parça şüphe varsa, o da giderilmişti artık. Rüşvet, adamların sahiden bakanlıktan olduklarının kanıtıydı.
HURDA TÜCCARI UTANCINDAN KONUŞMADI
Lustig ile Collins, parayı aldıktan sonradan 24 saat içinde ülkeyi terk ettiler. Lakin sahtekârlıklarının ardındaki kopmasını bekledikleri gürültü bir türlü gelmemişti. Çünkü aldatıldığını anlayan hurda tüccarı, utancından ve ticari kariyeri zedeleneceğinden nedeniyle dolandırıldığını polise bildirmemişti.
ŞİKAYET EDİLMEYİNCE YENIDEN DENEDİ
Lustig ve sözde sekreteri şikayet edilmediklerini anlayınca, aynı oyunu bir kere daha tezgâhlayıp Eyfel Kulesi ’ni bir diğer hurdacıya daha sattılar. Fakat bu sefer dolandırılan işadamı polise başvurdu. Afişleri Avrupa ’nın her tarafına dağıtılan ve en çok aranan suçlular arasına giren ikili, çözümü bitmiş ABD ’ye kaçmakta buldu.
1934 yılında sahtecilik suçundan tutuklandı. Hapisten kaçtı oysa bir yıl sonra tekrar yakalandı. 1947 yılında Alcatraz Hapishanesi ’nde cezasını çekerken öldü Lustig. Bugün Avrupa ’da Lustig ’i kime sorsanız “Dolandırıcılar Kralı” olarak bilir.