Okumuş’ın Çine ilçesinde devamlı Tepe Höyüğü Kazı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mutluluk Günel, yaptığı açıklamada, Aydın bölgesinin en eski insan topluluğunun Yığın’te yaşadığını, buranın aralıksız şekilde varlığını sürdürdüğünü, 2004 yılından itibaren yürüttükleri kazılarda da arkeoloji açısından önemli bilgi ve bulgulara ulaştıklarını bildirdi.
STRATEJİK ÖNEME SAHİP
Az Önce yazının bilinmediği bir dönem üzerinde çalışmaları nedeniyle burada hangi etnik grubun veya topluluğun yaşadığının şu esas dek saptama edilemediğini, bulgular üstünde DNA incelemelerinin devam ettiğini anlatan Sevinç Günel, Tepe’in stratejik öneme sahip olduğunu kaydetti.
ANTRE KAPISI BULUNDU
Deniz ve dere ticaretinde aktif rol oynaması dolayısıyla hesaplı anlamda ileri düzeyde olan şehrin savunmaya siklet verdiğinin görüldüğüne göze çarpan eden Sevinç Günel, sur duvarları üzerinde yoğunlaştırdıkları çalışmalar kapsamında bir giriş kapısı bulduklarını ifade etti.
“TROYA’DAN SONRA İKİNCİ MISAL”
Antre kapısını bulmanın fazla manâlı olduğunu vurgulayan Sevinç Günel, “Bu aynı zamanda yerleşimin de boyutlarını neredeyse ortaya çıkaracaktır. Burası adi bir çevre duvarı değil. Kulelerle destekli surlar görüyoruz. Kenti çevreleyen savunma sisteminin fazla geniş alana yayıldığını görüyoruz. Bunlar manâlı ipuçları. Batı Anadolu’da şimdiye değin bu şekilde Troya’da savunma sistemini biliyorduk. İkinci örnek de Tepe’te. Görkemli bir savunma sistemi.” ifadelerini kullandı.
“400 PARÇA BIR BIR TAHLIL EDİLDİ”
Buldukları obsidyenden yapılmış aletlerin Ege’de canlı bir ticaretin bulunduğunu ortaya koyduğunu gösteren Mutluluk Günel, “Kanada’da McMaster Üniversitesine 400 parça yolladık, bir bir tahlil edildi. Burada yapılan araştırma sonucu taşların manâlı grubunun Milos obsidyeni olduğu yani Milos Adası’ndan buraya getirilip üretildiğini gösterdi. Bu höyüğün kendi içinde kapalı bir ikâmetgâh yeri yok. Ege Denizi’nde adalarla, Yunanistan ve Orta Anadolu ile çok sıkı ilişkileri olduğunu anlıyoruz. Bunu özellikle obsidyen taş aletler dobra dobra ortaya koymuştur. Bulgular bize milattan önce 5 bin 500’lerden itibaren değiş tokuşa dayalı bir ticaretin olduğunu gösteriyor. Bu bizim için çok manâlı bir netice.” diye konuştu.
