Aybüke SENGİR / email protected
Artık yaz mevsimini bile beklemeden 12 ay boyunca az daha tüm yemeklerde tükettiğimiz domates, Amerika kıtası keşfedilene kadar Avrupa’nın da haberdar olmadığı bir sebzeydi. Kolomb ’un Amerika ’yı keşfi sonrasında, 1550 yıllarında Avrupa ’ya taşınmış, hatta Avrupa ’ya gelişinde Fatih Sultan Mehmet ’in rol oynadığına dair asparagas bilgiler dolaşan o çok sevdiğimiz sebze. Tüketilen domatesler, Kuzey Amerika ’da ve Avrupa ’ya geldiğinde zehirli olduğu düşünülmüş hatta tüketilmemişti. Kırmızı zehrin rengi olduğu için zehirlenerek öleceklerinden korkuyorlardı bütün Avrupalılar. sonradan 1692 ’de bir Napoliten yemek yemek tarifinde domates görülünce talihi en ince ayrıntısına kadar değişiyor. Osmanlı mutfağına da 19. yüzyılın sonunda giren domates, yalnızca yeşilken tüketiliyor, rengi kızarmadan önce hemen dolması, çorbası, zeytinyağlısı ve turşusu yapılıyordu.
BİZE NE VAKIT GELDİ
Anavatanına diğer kıtalardan daha yakın olsa da Kuzey Amerika ’da da domates tüketimi ancak 18. yüzyılda başladı. Bizim mutfağa da 19. Yüzyılın sonunda girdi. Natürel Anadoluya gelen bu domatesler, bugün bildiğimiz boyutlardaki domatesler gibi değil, kiraz domates dediğimiz küçük domateslerdi.
İNGİLİZ KONSOLOS TOHUMLARINI GETİRDİ
Anadolu ’da domates ile ilgili ilk kayıtlara 3. Ahmet döneminde Damat İbrahim Paşa ’nın aylık olarak tuttuğu 1723 yılındaki harcama kayıtlarında rastlıyoruz. Domatesi Osmanlı’ya tanıtan ve tohumlarını ilk getiren Halep’te 1799-1825 yılları aralarında İngiliz Konsolosu olan John Barker’di.
DOMATESİN RENGİ KIZARINCA ÇÖPE ATILIYORDU
Domates Osmanlı döneminde yeşil olarak tüketiliyordu, kızardığında bozulduğu düşünülerek çöpe atılıyordu hatta. Yeşil olarak bilindiğinden ve patlıcana benzetildiğinden domatese “Frenk Badıcanı” diyordu bizimkiler.
NE SULTAN SÜLEYMAN NE DE SULTAN SELİM DOMATESİN TADINI BİLİR
İstanbul ’u fethetmiş Fatih Sultan Mehmet, at üzerinde yaklaşık 43 000 kilometre dek uzaklık kateden Kanuni Sultan Süleyman, devrin en önemli iki ticaret yolu olan Ipek ve Baharat Yolu ’nu ele geçiren Yavuz Sultan Selim hayatlarında hiç domates yemediler mesela.
Hatta Domates ile birlikte Amerika kıtasının keşfinden sonradan yer alan patates ve tekrar Çin ve Hindistan ’dan dünyaya yayılan patlıcanı da hiç yemediler. Buna karşın şaşılacak şekilde Osmanlı mutfağı, Türk mutfak kültürü dendiğinde akla domates, patlıcan ve patatesli yemekler geliyor.
VAZGEÇİLMEZİMİZ OLDU
Günümüzde Türkiye, dünyanın en çok domates üreten ülkelerinden biri halinde. Birinci Dünya Savaşı sonrası Adana ve Trakya ’da başladı, zamanla bütün yurda yayıldı.
MENEMEN SOĞANLI MI OLUR SOĞANSIZ MI
Ünlü gurme Vedat Milor sosyal medya hesabından bir anket paylaşmıştı hatırlarsınız, ülkeyi ikiye böldü tek soruyla; “Menemen soğanlı mı olur soğansız mı” diye. 437 bin kişinin katıldığı ankette “soğanlı olur” diyenler % 51 ile çağunluğu oluşturan taraf olmuştu. Tartışmaya Kültür ve Turizm Bakanlığı da katıldı sonradan. Bakanlığın kulturportali.gov.tr web sayfasında 2 bambaşka menemen tarifi patlatıldı ve içinde soğan yoktu mesela. Menemen başlıca kahvaltıda yenir, içine soğan koyarsanız bütün gün o kokuyla gezersiniz, diş fırçalama da dinlemez bu soğan mereti. Hele bir de menemeni siz yapıyorsanız, elleriniz tüm gün soğan kokacak, ben soğansız tarafı tercih ediyorum Bakanlığın tarafındayım valla.
ANANEMİN BAHARATLI DOMATES REÇELİ TARİFİ
Domates demişken yazımın sonuna da ananemin muhteşem domatesli tarifini paylaşmak istiyorum sizle. Domatesin reçeli mi olur demeyin, biz domatesin her şeyini yapıyoruz.
MALZEMELER
Malzemeler; 500 gram çeri domates, 500 gram toz şeker 1,5 su bardağı su, 2 adet orta yükseklik limon, 1 adet damla sakızı, 1 adet çubuk tarçın 5 adet karanfil, 100 gram tuzsuz badem.
PÜF NOKTASI
Reçelde küçük boyutlarda kiraz domates kullanacağınız için domatesleri sıcak suda bekletip, kabuklarını soymanıza ve çekirdeklerini çıkartmanıza lüzum değil. Çekirdekler, reçele özellikle eklenmiş susam taneleri gibi duracak. Domateslerin sert ve bütün bir şekilde kalmasını istiyorsanız kireç kaymağında beklettikten sonra reçeli hazırlayın.
NASIL YAPILIYOR
Reçelin köpürüp, dıştan taşmaması için; su ve toz şekeri derin bir tencereye koymanız gerekiyor. Sonra damla sakızını ilave edin ve şekeri erimesi için bir çırpıcı yardımıyla karıştırın. Çubuk tarçın ve karanfilleri de ekledikten sonra şerbet malzemesini koyu bir kıvam alana dek orta ateşte kaynatın. Sıcak suda beklettiğiniz tuzsuz bademlerin kabuklarını ayıklayın. Cherry domatesleri bütün olarak bol suda yıkayın. Domatesler ve kabuklarını soyduğunuz tuzsuz bademleri, şerbet karışımına aktarın. Domatesler patlayıp, yumuşayana kadar takriben 30 dakika, kısık ateşte reçeli kaynatın. Reçeli fazla fazla karıştırmamaya ve renginin daha berrak olması için yüzeye meydana çıkan beyaz köpükleri alıp, ayrı bir kenarda biriktirmeye özen gösterin. Limonların kabuklarını beyaz kısımlarını almadan rendeleyin, ortadan ikiye kestikten sonra sularını sıkın. Kıvam alan reçele rendelenmiş limon kabukları ve suyunu ek ettikten sonra 5 dakika daha pişirin ve ocağın altını kapatın. Reçeli, soğuttuktan sonra kavanozlara boşaltıp, ağzını sıkaca kapattıktan sonradan buzdolabında veya güneş görmeyen bir yerde, oda ısısında muhafaza edin.
Bu reçelle en hoş dışarı giden şeyi de söyleyeyim anında; kızarmış ekmeklerinizi hazırlamayı unutmayın. Sağlık Durumu olsun!