Cumhurbaşkanlığı: ABD’nin talepleri kabul edilemez

Cumhurbaşkanlığı: ABD'nin talepleri kabul edilemez
Cumhurbaşkanlığı: ABD'nin talepleri kabul edilemez
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhurbaşkanlığı: ABD'nin talepleri kabul edilemez

Terör örgütleriyle ortak iş yapan papaz için Türkiye’yi karşısına alan ABD tehditlerine devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Milli Güvenlik Danışmanı John Bolton ’a Reuters aracılığıyla cevap verdi.

“BU BİR HUKUKI DAVADIR”

Bolton’a cevaben yapılan tanımlama;

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Rahip Brunson davası da hukuki bir davadır. Kişi hakkında aralıksız bir adalet süreci vardır. ABD ’nin hak sürecini yok sayarak bazı taleplerde bulunması şüphesiz kabul edilemez. ABD kendi ülkesinde yapamadığını bir başka ülkeden talep edemez.

Her fırsatta yargı bağımsızlığı konusunda Türkiye ’ye ve başka ülkelere tavsiyelerde yer alan, hatta onları töhmet altında bulunduran ABD ’nin devam eden bir adalet süreci hakkında keyfi yorum ve taleplerde bulunması dikkate layık bir durumdur.

Bir kişinin rahip yahut din adamı olması, kimsesiz masum ve masum olması için yeterli bir karine değildir. Karar merci yargıdır ve ABD dahil herkes Türk yargısının vereceği karara saygı göstermek zorundadır. Şu ana dek olduğu gibi bu kaide bundan sonra da geçerlidir.

öte taraftan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ’nın, FETÖ ’nün bir kumpası olarak görülen dava sonucunda hileli bir şekilde suç oluşturan aldığını cümbür cemaat bilmektedir. Benzer şekilde Halkbank ’a yönelik bir takım haksız ve mesnetsiz suçlamaların gündeme getirilmesi ve bu kamu bankamızın yıpratılmak istenmesi de kabul edilemez. Burada amacın İran yaptırımlarıyla ilgili hakikatlerin ortaya çıkartılmak olmadığı, tersine saygıdeğer kurum ve kişilerin itibarsızlaştırılması ve hileli cezalar kesilmek istendiği anlaşılmaktadır. Türkiye olarak bu süreçten son derece rahatsız olduğumuzu açıklama ediyoruz.

“TRUMP MÜTTEFİKİNİ HESAPLI SAVAŞIN HEDEFİ YAPTI”

Bolton ’ın Türkiye ’deki hesapli şart ve Katar ’ın yatırım kararıyla ilgili söyledikleri daha vahim bir durumu işaret etmektedir. Zira bu ifadeler, Trump yönetiminin bir NATO müttefikini ekonomik savaşın hedefi haline getirdiğinin itirafıdır. Ama bu mesele Türkiye ile sınırlı değildir. Trump yönetimi bugüne dek Meksika, Kanada, Küba, Çin, Rusya, İran, AB, Almanya ve diğer ülkelerle benzer çatışmalara girmiş ve ticaret, ücret ve yaptırım gibi unsurları küresel bir ticaret savaşı başlamak için göstermek niyetinde olduğunu göstermiştir. Fakat bu teşebbüs özgür piyasa kurallarına aykırı olduğu gibi vergi kararları Dünya Ticaret Örgütü ’nün kurallarına da aykırıdır. Bu yüzden Türkiye, Hindistan, Çin Insanlar Cumhuriyeti, İsviçre, Norveç, Kanada, Rusya, Meksika ve Avrupa Birliği çelik ve alüminyum ürünlerine ilave vergi koyan ABD’yi Uluslararası Ticaret Mahkemesi’ne şikayet etti. Dolayısıyla apaçık küresel bir sorun var. Türkiye ile ABD arasında yaşanan sorun, Trump yönetiminin dünya ile yaşadığı sorunların bir parçası olarak ortaya çıkmıştır.

Türkiye ’nin kimseyle idareli bir savaş başlatmak gibi bir niyeti yoktur. Fakat kendi ekonomisine ve yargısına yönelik saldırılara gürültüsüz kalması beklenemez. Türkiye yasaklayıcı ve cezalandırıcı yaklaşımlara karşısında dünyayla birlike hareket edecek ve ulusal çıkarlarına her zeminde sahip çıkacaktır.

“BU TAVIRLAR MÜTTEFİKLİK RUHUNA SIĞMAZ”

Son dönemde Türkiye ’ye destek olmak için yapılan açıklamalar ülkemizin dürüst yolda olduğunu göstermektedir. Arkadaş ve kardeş ülke Katar ’ın 15 milyar dolarlık yatırım kararı piyasalar üzerinde sakinleştirici bir etki yapmıştır. Katar ’ın bu tavrını takdirle karşılıyoruz. Türkiye-Katar ilişkileri her düzeyde bundan daha sonra da güçlenmeye devam edecektir.

öte taraftan Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerin yaptığı destek açıklamaları da önemlidir. Türk lirasına karşın saldırıları bertaraf etmek için atılan adımlar olumlu sonuç vermiştir. Hazine ve Maliye bakanlığımız ve ilgili kurumlarımız bu alanda tedbirler almaya ve ekonomimizi rahatlatmaya devam edecektir.

Bu tür siyasi, yasal ve ekonomik tavırlar müttefiklik ruhuna sığmaz. Bunlar NATO ’nun kuruluş ilkelerine de aykırıdır. Nitekim pek fazla NATO ülkesi de ABD yönetiminin bu tutumundan rahatsız olduğunu açık açık açıklama etmektedir. Son dönemde ABD yönetiminin izlediği politikalar, NATO ittifakının esas prensip ve değerleriyle çelişmektedir. Türkiye ’ye karşısında bir idareli savaş açıldığının itirafı mahiyetindeki açıklamaların kabul edilmesi olası değildir.