Aybüke SENGİR/ email protected
Bu hastanenin adında; Darı Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ’nın kızı Zeynep Hanım ile Yusuf Kamil Paşa ’nın dillere destan aşkı yatıyor. Mehmet Ali Paşa ’nın ölümü sonrası değişen ve zorlaşan hayatlar… Torun Abbas Paşa ’nın vali olmasıyla ayrılmak zorunda bırakılan aşıklar… Sultan Abdülmecid ’in devreye girmesiyle son bulan sürgün hayatı ve İstanbul ’da yeniden randevulaşma… İstanbul’da Üsküdar’ın Zeynep Kamil semti, yeniden benzer isimle bir çocuk hastanesi… Zeynep Kamil Hastanesi’nde doğan birisi olarak bu hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum; işte 156 yaşındaki hastaneye adını veren aşıklar!
HER ŞEY BİR RÜYAYLA BAŞLIYOR
21 yaşındayken Divan-ı Hümayun Kalemi’ne katip olarak verildiği gece Kamil, bir rüya görüyor. Rüyasında Darı Valisi Mehmet Ali Paşa ile bir çimenlikte oturuyordu. Daha Sonra paşa yanından kalkıp gidiyordu. Fakat o da ne, paşa enfiye kutusunu unutmuştu. Kamil kutuyu aldı, sayesinde Mısır Sarayı’na… Emaneti içeri gönderip geri döndüğü sırada peşinden gelen adam, onu her tarafta saraya götürüp paşanın huzuruna çıkardı. Paşa bu doğru davranışından öyle hoşnut olduğunu ve mükafat olarak kutuyu kendine bağışladığını söyledi. Kamil, bütün o sırada uyandı. Rüyadan fazlasıyla etkilenmişti, aklından çıkaramıyordu. Nihayet birkaç gün daha sonra bir rüya yorumcusuna gidip anlattı. Yorumcu Mısır’a gitmesini, talihinin kendisini orada karşılayacağını söylüyordu.
BEKLEMEDEN MISIR YOLLARINA DÜŞTÜ
O dönemde Mısır’a gitmek hiç zihin kârı bir meslek değildi. Osmanlı ile Darı arasındaki sorunlar devam ediyordu. Kamil, durduğu yerde de kabına sığamıyordu. Bir gece evvelden pazarlık edip anlaştığı kaptanıyla, bir yelkenliye binmek için Üsküdar Ayazma’dan, sandalla Kız Kulesi’ne geçtiler. Oradan daha sonra da Darı macerası başlamış oldu.
Garipti, kimsesizdi. Akıllı, becerikli, doğru ve çalışkandı, rüyanın tabiri çıkmıştı. Yusuf, Mısır hazinesini yönetiyordu. Hem Fransızca çalışıyor, ilim yolunda ilerliyordu. Vali Paşa’dan art arda rütbeler aldı. Otuzlu yaşların ortalarına geldiğinde albaylığa dek yükselmişti.
İYİLİK PERİSİ ZEYNEP
Bir akşam vali onu huzuruna çağırtıp “Kerem ve mürüvvet bakımından bana fazla benzeyen üçüncü kızım Zeynep’i sana nikahlıyorum oğlum!” dedi. Zeynep, Mehmet Ali Paşa’nın küçük kızıydı. Gönlü, asgari yüzü dek güzeldi. Hisli mi hisli, içli mi içli bir kızdı. Elinde avucunda ne varsa hiç düşünmeden paylaşırdı. Bu yüzden Zeynep, “İyilik perisi” olarak anılıyordu. Paşa bir gerekçe bularak bu iki genci buluşturdu.
BIRINCIL BULUŞMAYLA GELEN AŞK
Kamil, birincil görüşte vuruldu Zeynep’e. Zeynep de Kamil ’in yüzüne derin derin bakıyordu. Aradığı şefkati bulduğunda durdu. Evet, işte bu dek anlık ve basitti. Paşa amacına ulaşmıştı, düğünlerini uzatmadı; hemencecik evlendiler. Onların evlilikleri, aşklarını öldürecek bir zor asla değildi. Bu aşkı öldürecek bir kuvvet de yoktu, aralarındaki düzen uzak bile anlaşılabiliyordu.
Kamil daha kapıdan çıkar çıkmaz düşüyordu hasret Zeynep’in gönlüne. “Ben koskoca vali kızıyım” demeyip Kamil’e yemekler hazırladı, evinin kadını oldu. Kamil de Zeynep’i de evini de katiyen düşüncesiz bırakmıyordu.
MUTLULUKLARINA GÖLGE PAŞANIN ÖLÜMÜYLE DÜŞTÜ
Paşa yıllarla birlikte epeyce yaşlanmıştı ve sonunda bu dünyadan göçtü. Gerçekten yerine oğlu İbrahim Paşa’yı hazırlamıştı ama İbrahim Paşa’nın ani ölümü her şeyin huysuz gitmesini de gerisinde getirdi. Yeni vali, hiç hesapta olmayan paşanın torunu Abbas Paşa oldu. Görüşü de kalbi de dedesiyle ilgisi olmayan biriydi Abbas Paşa. Görevine geldiğinde birincil işi, saray ve çevresindeki Fransızları ayıklamak oldu.
KAMİL ’İ ZEYNEP ’DERI AYIRIYOR
O dönem Fransızcayla da ilgilinen Kamil’den şımartma etmeyenlere de böylece gün doğmuştu. “Yusuf Kamil, Fransızlar için çalışıyor” diye şikayet ettiler. Abbas Paşa da hiç süre kaybetmeden onu Asvan’a sürdü. Paşanın hazırlattığı belgeye göre Kamil, Zeynep’i talak-ı selase ile boşayacaktı. Eğer imzalamazsa geri dönemeyecek ve sonunda zindan yolları görünecekti ona.
TÜM GECE ZEYNEP ’İN VERDİĞİ TERLİKLERİ Dİ
Kamil ’in Asvan’daki günleri Zeynep ’i düşünerek geçiyordu. Bir ara hastalandı ve bir doktor istedi. “Koskoca Napolyon’a bile hapsolduğu zaman doktor vermemişlerdi. O ne yüzle hekim istiyor; varsın boşanma senedini imzalasın!” yazılmış bir mektup aldı. Tek tesellisi mektubun yanına Zeynep’inden gelen terliklerdi. Gece boyunca terlikleri seyretti. En çok Zeynep’in suretini unutmaktan korkuyordu.
SÜRGÜN BİTİYOR
Kamil, sürgündeki üçüncü ayını tamamladığında bir yolunu buldu ve Sultan Abdülmecid ’i durumundan haberdar etti. Fazla sinirlenen Sultan Abdülmecid, Mısır Valisi Abbas Paşa ’ya sert bir ferman gönderdi. “Kişisel Olarak kendin Asvan ’a gidip, Yusuf Kamil ’i sağ salim buraya göndereceksin” Ferman padişahındı. Sürgün yeniden, Kamil İstanbul ’a dönmüştü.
ÇOCUKLARI OLMADI ÇOCUK HASTANESİ KURDULAR
Yıllar daha sonra Kamil ile Zeynep nihayet birbirine kavuştu. Eski evlilere ikinci kere nikah kıyıldı. Zeynep, kocasına kavuşmasının mutluluğuna tutunmuş, iyiliklerini de artırmıştı. Nerede bir şeye ihtiyaç var, o koşuyordu. Zamanla yaş aldılar lakin bir çocukları olamadı işte. Onlar da şikayet etmek yerine çoğu yetime başlıca baba oldu. Daha Sonra Üsküdar Nuhkuyusu ’nda bir arsa aldılar ve 100 yataklı bir hastane kurdular. Hastalar burada bedava bir şekilde şifalarını buldu. Göz kamaştıran bahçesi, külliyesi vardı. Külliyeyi diğer taraftan camii ile taçlandırdılar. Hatta zamanı geldiğinde emrindeki yandan baki aşklarıyla yatacakları türbeyi bile unutmadılar…
156 sene sonra bugün, hastanenin bahçesindeki türbede Prenses Zeynep ile yoksul delikanlı Kamil alt yana yatıyor. Çok insan Zeynep Kamil ’i tek bir birey sanıyor, ama öykü bu şekilde. Aşkla, sevgiyle, kalbimizin temizliğiyle çoğu insana dokunabiliriz, ömür boyu arkanızdan güzel konuşulan siz olun…