Bakan Soylu: ‘Bu Yıl 127 Bin Uyuşturucu, 109 Bin 737 Adet de Terör Operasyonu Yaptık’

Bakan Soylu: 'Bu Yıl 127 Bin Uyuşturucu, 109 Bin 737 Adet de Terör Operasyonu Yaptık'
Bakan Soylu: 'Bu Yıl 127 Bin Uyuşturucu, 109 Bin 737 Adet de Terör Operasyonu Yaptık'
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bakan Soylu: “Bu yıl 127 bin uyuşturucu, 109 bin 737 adet de terör operasyonu yaptık”
Milletlerarası 3. Emniyet Sempozyumu
İçişleri Bakanı Süleyman Aristokrat:
“Yalnızca yılbaşından beri yakaladığımız firari göçmen, 234 bin 443 birey”
“İçeride bütün 40 yıldır uğraş ettiğimiz PKK terör örgütünün yanı sıra DEAŞ, FETÖ ve fazla sol terör örgütleri ile de aynı zamanlı mücadele ediyoruz”
“Bu yıl 127 bin uyuşturucu, 109 bin 737 adet de terör operasyonu yaptık. Dünya eroin yakalamalarının yüzde 16’sını, Avrupa eroin yakalamalarının ise iki katını tek başımıza gerçekleştiriyoruz”
“Eğer İstanbul’da yaşanan ve milletlerarası boyutu bütün dünyayı etkileyen bir cinayete Türkiye gürültüsüz kalmayıp, dünyayı bu canice konusunda uyarabilecek kudrete ve güce sahipse önümüzde riskler olacaktır”
“Çok dobra dobra görülmektedir ki bugün özellikle Batı dünyasında inanç temelinde bir ötekileştirme vardır”
“Amerika Irak ve Suriye hattını terör laboratuvarına döndürdü”
“Hiç bir ülke birbirleriyle savaş halinde değilken terör sonucunda yılda 20-25 bin insanın hayatını kaybettiği bir dünyada yaşıyoruz. Küresel savaş dek para harcanmaktadır”
“2016 yılında Türkiye’de piyasada tüketilen sigaraların yüzde 20’si kaçaktı. Bu yüzde 20’den payını terör örgütü fazla miktarda alıyordu. Bu yılki sayı yüzde 6. terör örgütünün buradan elde ettiği gelir kesildi”

ANTALYA – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bu sene 127 bin uyuşturucu, 109 bin 737 adet de terör operasyonu yaptık. Dünya eroin yakalamalarının yüzde 16’sını, Avrupa eroin yakalamalarının ise iki katını tek başımıza gerçekleştiriyoruz” dedi.
Amerika’nın Irak ve Suriye hattını terör laboratuvarına döndürdüğünü dile getiren Soylu, “Hiçbir ülke birbirleriyle savaş halinde değilken terör sonucunda yılda 20-25 bin insanın hayatını kaybettiği bir dünyada yaşıyoruz. Küresel savaş kadar para harcanmaktadır” ifadelerini kaydetti.
Polis Akademisi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Güvenlik Semzpozyumu’nda ‘Doğu Akdeniz’den Basra’ya Krizler ve Düzen” konusu ele alındı. Antalya Belek turizm merkezindeki bir otelde düzenlene sempozyumun açılışında konuşan Asilzade, dünyada terörden en fazla etkilenen birincil 10 ülke listesine 2016 yılında 9. bayağı giren bir ülkenin İçişleri Bakanı olduğunu dile getirdi. Soylu, aynı zamanda göçten de en çok etkilenen, derme çatma göçün, uyuşturucu ticaretinin ve yabancı terörist savaşçıların en manâlı geçiş güzergahında bulunan, ayrıca anakarasını ayrıca de etrafındaki üç tane denizi yoklama altında yakalamak durumunda olan bir ülkenin de bakanı olduğunu vurguladı.
Şu lahza Türkiye’de 3,5 milyon Suriyeli bulunduğunu kaydeden Süleyman Soylu, “Yalnızca yılbaşından beri yakaladığımız kaçak göçmen, 234 bin 443 kişi. İçeride tam 40 yıldır çaba ettiğimiz PKK terör örgütünün yanı sıra DEAŞ, FETÖ ve fazla sol terör örgütleri ile de eş zamanlı çaba ediyoruz. Bu sene 127 bin uyuşturucu, 109 bin 737 adet de terör operasyonu yaptık. Dünya eroin yakalamalarının yüzde 16’sını, Avrupa eroin yakalamalarının ise iki katını tek başımıza gerçekleştiriyoruz” dedi.
“Geçiş güzergahlarının değerli olduğu yüzyıldayız”
İki sene önce de, dış bağlantıları olduğu fazla net biçimde görünürde bir darbe girişimine maruz kalındığını hatırlatan Asilzade “Benim telefonum her çaldığında ya bir kaçak göçmen operasyonu haberini alırım; ya 3 bin metre rakımda teröristlerle bir çatışma yaşanmıştır; ya ölümcül bir sentetik uyuşturucu okullarda dağıtılmak üzereyken son anda yakalanmıştır, onun haberini verirler; ya da telefonuma, evladını yeni kaybetmiş bir şehit annesini veya şehit babasını bağlarlar ama beni avuntu etsinler diye. Böyle bir coğrafyadan bahsediyorum. Bizim bir yaşam tecrübemiz var. Bu coğrafya ayak ayak üzerine atıp uzanacağımız coğrafya değildir. Böyle olduğunu düşünen ya geçmişinden bir şey eksiltiyordur veya geleceğini eksiltiyordur. 19 ve 20. yüzyıl biraz daha enerji kaynaklarının çıktığı ülkelerin ederlerinin yüksek olduğu yüzyıllardı. Acilen geçiş güzergahlarının değerli olduğu bir yüzyıldayız. Bu coğrafyada özellikle bize bakımlı yoktur. Bizim pozisyonumuzda olan kişilere, ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğu sürece de dar yoktur” ifadelerine yer verdi.
“İstanbul’daki cinayete Türkiye sesiz kalmadı”
“Bu coğrafyada bütün zenginlikleri uçlara atıp farklılıklara dönüştürüp hepimizi birbirimize düşürdüler” diyen Aristokrat, “Ne vakit büyümeye bir saldırı ortaya koyduk, bizi dağıttılar. Demokrasiyi kucaklamaya çalıştık, dünya ile aynı seviyede olalım dedik ayağımıza takmadık çelme kalmadı. 2 bin, 3 bin dolarda bizi patinaj yaptırdılar. Hep karanlık labirentlere hükümlü ettiler. Kişi başına geliri 3 kat arttırmadık. Etrafımızdaki coğrafyada ülkelerin bu problemler nedeniyle sıradan olarak baktıkları Türkiye’den, bugün demokrasi idareli soylu davranış dünya ile hak ve hakkaniyet konusunda baş edebilecek, bu konuda söz söyleyebilecek Türkiye tablosuna ülkemiz kolay gelmedi. Bunu saklamak ve geliştirmek zordur, kaybetmek kolaydır. 28 Şubat akılsızca yapılan yok zeki bir işti. Fikri felsefesi, ideolojisi ve us birikimi olan bir işti. Bu coğrafyanın bütün medeniyetini geçmişi silerek imha etmekti. Önümüzde riskler olacak. Eğer İstanbul’da yaşanan ve milletlerarası boyutu tüm dünyayı etkileyen bir cinayete Türkiye sessiz kalmayıp, dünyayı bu suç oluşturan konusunda uyarabilecek kudrete ve güce sahipse önümüzde riskler olacaktır. Bizim üzerimize düşen öngörülü almak ve önlem almaktır” diye konuştu.
“Amerika, PYD ile işbirliği içindedir”
Zeytin Dalı bölgesinde bir kolaylık iklimi oluşturmaya çalışan Türkiye’nin dünyaya bir mesaj verdiğini açıklayan Asilzade, “Biz bunları yaparken müttefikimiz Amerika ne yapmaktadır. Terör örgütleriyle işbirliği yapmaktadır. Kimse kusura bakmasın. Bugün Amerika terör örgütü PYD ile işbirliği içindedir. Onunla işbirliği içinde bulunarak bize bunu normalleştirebileceğini düşünmektedir lakin yanılmaktadır. Biz bunu sıradan olarak kabul edemeyiz. Bunlar böylece basit hazmedilecek, basit tasarlanılacak, attıkları hamlelerle Türkiye’ye karşısında yanıt verdiği zaman onlar tarafından kolay kabul edilecek işler değildir. Türkiye bugün bu tablo içinden gelmiştir. Biz önümüzdeki riskleri öngörmek zorundayız. Kendi kabuğumuza çekilen 3 bomba patladı diye teslim olan, insanlar, din, mezhep, siyasal us açısından farklılıkları fay hattı üzerinden tetiklemeye çalışanlara teslim olan bir Türkiye tablosu ve Türkiye liderliği bugün değil” diye konuştu.
Amerika’nın Irak ve Suriye hattını terör laboratuvarına döndürdüğünü dile getiren Aristokrat, “Hiçbir ülke birbirleriyle savaş halinde değilken terör sonucunda yılda 20-25 bin insanın hayatını kaybettiği bir dünyada yaşıyoruz. Küresel savaş dek para harcanmaktadır” ifadelerini kaydetti.
“Yılda 20-25 bin insan hayatını kaybediyor”
71,4 milyon insanın sığınmacı konumunda olduğu bir dünya olduğunu gösteren Bakan Soylu, “Bu dünyada yüz sene önce, 500 milyar dolar maliyetli 1. Dünya Savaşı’nda takriben 16 milyon insan ölmüştü. İkincisinde ise 1,5 trilyon dolarla sıradan 45 milyon insan hayatını kaybetti. Her iki dünya savaşı için Doğu Akdeniz ve Basra ekseninde emniyet toplantıları yapılmamıştı. Özellikle ikincisinin burayla hiçbir ilgisi yoktu. Fakat bugün takvim 1.7 trilyon dolar küresel savunma harcamasıyla, uluslararası savaş falan yokken; hiçbir ülke birbiriyle savaş halinde değilken; terör sonucunda yılda 20-25 bin civarında insanın hayatını kaybettiği bir dünyada yaşıyoruz. Rakamlara dikkat edin, küresel savaş dek para harcanıyor. nahoş bir muhasebe olacak lakin ilk iki savaşta kaybedilen yaşam başına savunma maliyeti 31-31 bin dolar. Bugün ise yaklaşık 70-80 milyon dolar arasında” dedi.
“Dostluğa samimiyete kim inanır”
Bugün terör yüzünden hayatını kaybedenlerin yüzde 94’ünün Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güney Asya ve Sahraaltı Afrika ülkelerinin vatandaşları olduğunu dikkat çekici eden Aristokrat, “Yani bizim coğrafyamızın insanları. Buradan çıkan tablo şu, dünün savaş yatırımı yapan ülkeleri, bugün de aynı yatırımı daha büyük bir gayretle yapıyor lakin çatışmayı bizim bölgemize yıkıyorlar. O silahlar bu bölgede üretilmiyor. Silahı yapan başkası, parasını veren başka biri; bu bölgeye getiren, hatta terör örgütlerine hibe eden başka biri; silahın nasıl kullanılacağını, nasıl insan öldürüleceğini, terörün nasıl yapılacağını eğitmenler gönderip öğretenler başkası fakat silahı tutan, ölen ve öldürülen buranın insanı. Bana hikaye anlatmasınlar. Adam gönderiyor Kandil’e, gönderdiği adam ve verdiği eğitim terör yaptıktan daha sonra bunu nasıl medyaya mülk edersiniz ve nasıl anlatırsınız. Bundan vazgeçmedikten sonradan ortaya koyacağı dostluğa samimiyete kimse inanır mı?” dedi.
“İnanç temelinde ötekileştirme”
Sempozyum süresince, konuşmacıların analiz ve görüşlerini paylaşacaklarını açıklayan Asilzade, “Apaçık bir vekaletler savaşı olduğundan bahsedecekler. Göçü, düzensiz göçü. Sahil Güvenlik teşkilatının kurtardığı insanların hayatını görüyoruz. Bizin en önemli görevlerimizden biri tedbir almaktır. Bunlar manâlı analizler ve dürüst analizler. Ama bütün bunların bir tık üstündeki soru, benim kafamın içinde kesintisiz dönüp durmaktadır. Niçin? Eski savaşlar idareli temelli sömürge savaşlarıydı, içinde azıcık da Hitler’in takıntıları vardı, bunu anlayabiliyoruz. Fakat bugün yaşadığımız vekaletler savaşının ve bu savaşın ısrarla ve hoyratça bizim bölgemize yıkılmasının bir sebebi olmalıdır. Bu bir petrol kavgası değildir. İnsanlık petrolün yerine ikame edecek bir şeyleri elbet üretecektir. Hatta kısmen bunun ön adımları atılmaktadır. Fazla dobra dobra görülmektedir fakat bugün bilhassa Batı dünyasında inanç temelinde bir ötekileştirme vardır. Bu ayrışma türü, bana sorarsanız hesaplı ayrışmadan fazla daha tehlikelidir. Çünkü ekonomik ayrışmaları bir şekilde çözersiniz. Ama inanç temelinde ayrışma ve bunun zihinlerde yapacağı korku, kolayca çözülecek bir mesele değildir” diye konuştu.
“Anlaşma dönemi kapıda”
“Buraya değin anlattıklarım ağırbaşlı moralinizi bozmasın, çünkü ben size geçmişi ve bugünü anlattım” diyen Soylu, “Ama bir de gelecek var. Medeniyetler tarihi, çatışma ve uzlaşma dönemleri üstüne yapı edilmiştir. Geçmiş küresel savaşları ve aralarındaki uzlaşma dönemlerini düşünürseniz, bu skala içinde bugün yaşadığımız çatışma döneminin sıraya uygun olduğunu ve bundan sonrası için bir uzlaşma döneminin kapıda olduğunu göreceksiniz. Halen de bu uzlaşma döneminin temellerini atmaya çalışan, Türkiye olarak bizim de içinde olduğumuz bir iradenin çabalarını, daima birlikte görüyoruz. Bugün Türkiye, İran ve Rusya’nın bölgeyle ilgili olarak ortaya koyduğu işbirliğini, keza gelişim süreci açısından hem de sonuçları açısından fazla umut verici bulduğumu tasvir etmek isterim. Ilk Kez Cumhurbaşkanımız almak üzere emeği geçen herkese insanlık namına teşekkürler.”
“278 bin 139 Suriyeli ülkesine döndü”
Her ülkenin kendi menfaatlerini koruyacağının altını çizen Asilzade, “Elbetteki her konuda yüzde yüz uzlaşma sağlanamamış olabilir lakin birilerinin bir şekilde masaya oturması, terör örgütleriyle yok devlete ait devletler düzeyinde meseleyi ele alması, tartışması, masadan kalkmaması ve en az müştereklerde de olsa uzlaşma zemini oluşturmaya çalışması, Orta Doğu ile ilgili olarak umut vericidir. ve bu gayretin ilk meyvesini de bugün İdlib’de görüyoruz. Hem Suriye ve Irak’ta oturmuş devlet düzeninin her tarafta oturtulması, yeni anayasal düzenin kurulması için milletlerarası alanda önemli çabalar söz konusudur. Bir iletişim kanalı kurulmuştur. Yavaş da olsa süreç işlemektedir. Terör örgütlerinin bitirilmesi yönünde atılan her adımın sahada uzlaştırma ve huzura yansımalarını görmekteyiz. Türkiye’nin gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları sonrasında oluşan güvenli etraf tamamen 278 bin 139 Suriyeli ülkesine geri dönmüştür. Buradan anlaşılıyor ancak ahali eski yaşantılarına dönmek istiyor ve eğer bu insanların güvenlik endişesi ortadan kalkarsa çabuk bir normalleşme sürecine girilecektir. Bilhassa Orta Doğu’daki insan ve doğal kaynak potansiyeli, bu normalleşme sürecine önemli bir ivme katacaktır. Keza normalleşme süreci tamamlandıktan sonra, bugün yaşadığımız göç nedeniyle kurulan bağlar, önümüzdeki sürecin idareli ilişkilerinin alt yapısını oluşturacaktır” dedi.
“2016’da piyasadaki sigaranın yüzde 20’si kaçaktı”
2016 yılında Türkiye’de piyasada tüketilen sigaraların yüzde 20’sinin kaçak olduğunu anımsatan Aristokrat, “Bu yüzde 20’den payını terör örgütü fazla miktarda alıyordu. Ne değin kanunsuz unsurlar varsa bunlar payını alıyordu. Bu yılki sayı yüzde 6. Yüzde 20’den yüzde 6. Terör örgütünün buradan elde ettiği kazanç kesildi. Terör saldırıları sebebiyle yaşanan dünyada sivil ölümlerin 2014 yılındaki 48 bin 786 rakamından tedrici bir şekilde azalarak 2017 itibariyle 18 bin 475’e geriledi dünyada. Üstelik küresel savunma harcamalarında böyle bir düşüş söz konusu değildir. Yani insanlık, medeniyet birikimiyle bir şekilde çoğalan savunma harcamaları baskısına direnmeye başlamıştır. Tüm bunların yanı sıra bölgesel işbirlikleri, tekrar canlandırılmaya ve yeni bir rota çizilmeye çalışılan modern Ipekli Yolu, bu ticaret koridorunun bir anlamda bütünleyici daha alçak yapısını oluşturan Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul’da açılışını yaptığımız yeni havalimanı, idareli potansiyelinin yanı sıra küresel anlamda ciddi bir irtibat zemini de oluşturan Türk Eğilim Projesi; bana tarafından çatışmadan uzlaşmaya geçmiş bir dünyanın birincil fotoğraflarıdır” ifadelerine yer verdi.
“Tehditler tedarik ve çeşit bakımından fazladır”
Tüm bu geçmiş hal ve gelecek fotoğrafı içinde Türkiye’nin, ciddi bir operasyonel kapasite ürettiğini vurgulayan Bakan Süleyman Asilzade, “Ve bu kapasiteyi proaktif bir şekilde kullanım becerisini göstermektedir. Konuşmamın başında kabaca tanımlama etmeye çalıştığım varlığına yönelik önemli tehditler söz konusudur. Bu tehditler ayrıca arz bakımından keza de çeşitlilik bakımından fazladır. Azıcık önce uyuşturucu, terör ve göçe ilişkin bir takım rakamlar paylaştım, bu rakamlar her ülkenin karşılaşabileceği türden rakamlar değildir ve Türkiye bunlarla eş zamanlı olarak çaba etmektedir. Ama benzer Türkiye, bunu yaparken bir yana da siyasal, hesaplı ve güvenlik istikrarını temin etmektedir. Operasyonel kapasiteden kastım, sadece suçla uğraş alanı yok, doğrusu bu üçlü geniş sahadır. ve Türkiye bir diğer kayda değer meslek daha yapmaktadır. Bu üçlü sahanın da bir adım ötesine geçerek demokrasisini ve geleceğini tahkim etmektedir” dedi.
“Türkiye 21. asırda ortaya büyük bir felsefe koymaktadır”
15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin bir darbe girişimini bastırdığını vurgulayan Aristokrat, “Bir sene sonradan yeni hükümet modelini oyladı, bir yıl daha sonra da bu sisteme gerçekten geçiş yaptı. Bu strateji önemlidir. Bize yapılan karşı atağı tuş ettik. Gelecek nesillerimize daha seri demokratik mili ve tehlikesiz kararlar alabilen bir sistem ortaya koyduk. Bu bize karşısında plana yapanlara verilebilecek en güzel cevaptı. Allah milletimizden razı olsun. Ama Paris’te bir terör saldırısı oldu, ordu bir sene sokaklardan çıkmadı. Londra’da özel harekat polisleri bitmiş geziyor. Hepsinde endişe ve ürküntü var. Yalnızca kendimiz yok, Türkiye 21. asırda ortaya büyük bir felsefe koymaktadır. Her şeye karşın ve etrafımızdaki tüm tehlikelere karşın Türkiye felsefesini inşa etmektedir. İşte bu, Türkiye’nin ürettiği operasyonel kapasitenin ispatıdır. Bugün Türkiye bugün dünyanın en manâlı insansız hava arabulucu üreticilerinden bir tanesidir. 1990-2002 aralarında ciddi ödeme güçlüğü çeken, dış kredi bulmakta zorlanan Türkiye, bugün uluslararası alanda en fazla insani yardım yapan ülke konumundadır. Yalnızca Suriye kaynaklı göç hadisesine 32 milyar dolar harcamıştır, aynı zamanda Afrika’da su kuyuları, sahra hastaneleri, sıhhat ocakları, çok amaçlı sağlık durumu merkezleri gibi insani hizmetler gerçekleştirmektedir. Bunların hiçbiri gökten yağan paralarla üretilmiş işler değildir. Planlı, rasyonel lakin her şeyden önce merhamet ve vicdani öne alan bir anlayışın neticesidir” ifadelerine yer verdi.
“Türkiye bir çekicilik merkezi olmaya başlamıştır”
Doğu Akdeniz-Basra arasındaki ülkeler içinde, Türkiye’nin meşale ülkelerden birisi olduğunu kaydeden Aristokrat, “Çizgisi, doğru bir çizgidir; anlayışı içten bir anlayıştır; daha da güzeli, bu çizgiyi paylaşan ülkelerin sayısı, yoluna terörle devam etmek isteyen ülkelere karşı giderek artmaktadır. Türkiye yalnızca hesaplı anlamda değil, siyasi anlamda da bir çekicilik merkezi olmaya başlamıştır. Bu durumun dünyanın geleceği için umut olduğuna inanıyor, bu toplantıda bu umuda vereceğiniz katkılara gönülden inanıyorum” dedi.
Sempozyuma, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Güvenlik Genel Müdürü Celal Uzunkaya, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel de katıldı.