AIDS, bulaş yolları sebebiyle toplumda utanılan ve konuşmaktan kaçınılan hastalıklardan biri olarak karşımıza çıkıyor. HIV virüsü, insan vücuduna girdiği andan itibaren yıllar baştan başa sessizce ilerleyerek bağışıklık sisteminin çökmesiyle AIDS ’e niçin oluyor. Uyumlu yapılan kolay kan testleriyle erken tanı konması ise hastalığı korkulan bir hastalık olmaktan çıkarıyor oysa toplumsal önyargı korkusu, bunun önüne geçerek hastalığın yayılmasına sebep oluyor. Ancak tabu olmaktan çıkarılarak konuşulması ve farkındalık oluşturulması, yayılımı engellemek ve sağkalım adına büyük siklet taşıyor. Dünyada birincil AIDS tanısının 1 Aralık 1981 yılında konması sebebiyle her yıl 1 Aralık Günü ’nde “Dünya AIDS Korunma ve Farkındalık Günü” olarak farklı alanlara yönlendirilmiş kampanya ve çalışmalarla bilinç oluşturma amaçlanıyor.
Memorial Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü ’nden Uz. Dr. Asiye Yir, “1 Aralık Dünya AIDS Korunma ve Farkındalık Günü” öncesinde HIV virüsü ve yol açtığı AIDS hastalığı hakkında bilgi verdi.
ÖYLE ÇOK İNSAN ENFEKTE OLDUĞUNU BİLMİYOR
Dünyada en sık Afrika ülkelerinde görülen HIV, günümüze değin yaklaşık 40 milyon kişinin ölümüne yol açmıştır. 2016 yılı itibariyle dünya genelinde 36.7 milyon kişi HIV ile enfekte, 1.8 milyon ise yeni vaka bulunmaktadır. Ülkemizde birincil vakanın görüldüğü 1985 yılından 31 Aralık 2017 tarihine kadar 16 bin 201 ’i HIV ile enfekte, bin 651 ’i AIDS olmak üzere toplam 17 bin 884 olgu bulunmaktadır. HIV ile enfekte kişilerin ancak yüzde 45 ’inin enfekte olduklarını bildikleri tahmin edilmektedir. böylece bu veriler dışarıya ulaşılamamış yüzde 55’lik bir kısım olduğu düşünülmektedir. Gelişmiş ülkelerde korunma önlemlerine dikkat edilmesi ile görülme sıklığı azalmaktadır fakat ülkemizde bu önlemlere dikkat edilmemesi sebebiyle halen her sene bildirilen olgu sayısı artmaktadır. Olgu sayısının artışında hastaların başvurma oranlarının da artmış olabileceği dikkate alınmalıdır.
KAN YOLU İLE BULAŞMA ORANLARI AZALDI
HIV (Human Immunodeficiency Virus -İnsan Bağışık Yetmezlik Virüsü), bağışıklık sisteminin baskılanması sonucunda fırsatçı enfeksiyonlar ile seyrederek AIDS tablosuyla sonuçlanan kronik hastalığa yol açmaktadır. Kan ve kan ürünlerinin bağışı öncesinde rutin HIV tarama testlerinin uygulanması ile kan yolu ile bulaşma oldukça azalmıştır. Özellikle cinsel yolla bulaşan virüslere maruz kalmış kişiler, hem HIV alma keza de bulaştırma yönünden yüksek riske sahiptir. Diğer bir bulaşma şekli ise enfekte anneden yenidoğana plasenta yoluyla doğum sırasında ya da emzirerek sütle bulaşmadır. Kan, organ ve doku nakli aracılığıyla da bulaşabilmektedir.
TEDAVİYİ GERI ÇEVIRMEK CIDDI TABLOLARA NIÇIN OLABİLİR
Etken vücuda alındıktan sonradan ilk 1-6 hafta içerisinde akut enfeksiyon tablosu gelişmektedir. Bu dönemde şikayetler, HIV enfeksiyonuna özgü olmayıp epeyce değişkendir. Ateş, lenf bezlerinin şişmesi, farenjit, cilt döküntüleri, adale ya da eklem ağrısı, ishal, baş ağrısı, bulantı ve kusma, karaciğer ve dalak büyümesi görülebilmektedir. Akut dönem belirti ve bulguları 2-4 hafta içerisinde kendiliğinden kaybolur. Birey akut enfeksiyon döneminden itibaren bulaştırıcıdır. Enfeksiyonun erken döneminde kişinin kanında virüs bulunmasına karşın antikor ve antijen saptanamamaktadır. Bu dönem ‘pencere ’ dönemi (eklips) olarak adlandırılmaktadır. Vakaların büyük kısmında 6-12 hafta içerisinde virüse karşısında antikorlar gelişir ve bu dönemden itibaren kan testlerinde görünür hale gelmektedir. Tedavi almayan hastalarda rahatsızlık bağışıklık sistemini baskılayarak kanser ve fırsatçı enfeksiyonlara neden olmaktadır.
10 MADDEDE AIDS İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER
HIV; tükürük, ter, gözyaşı, idrar gibi vücut sıvılarından; öpüşme (ağızda kanamalı yara yoksa), el ele tutuşturma, iki taraflı duş alanı kullanım, sinek ısırması ya da diğer hayvanlardan bulaşmaz.
HIV için bundan böyle epeyce etkili yeni tedaviler kullanılmaktadır. Ilk yıllarda hastalar jurnal fazla sayıda tablet olmak zorunda iken bundan böyle yeni çare rejimleri ile günde tek tablete dek düşmüştür. HIV hastalarına da öteki hastalar gibi standart temas önlemleri uygulanmaktadır.
Ayrıntılarıyla tedavisi olmasa da ilerlememesi ve virüs seviyesinin düşük tutulabilmesi için ilaçlar vardır. Antiretroviral ilaç tedavisiyle anneden bebeğe gebelik sırasında geçme oranı da yüzde 0.5 ’e dek indirilmiştir.
HIV, bağışıklık sistemini zamanla zayıflatmaktadır. Zaman içinde en ince ayrıntısına kadar zayıflayan bağışıklık sistemi vücudu diğer hastalıklara karşı koruyamaz hale gelmektedir. Hastalıklarla mücadele edememe evresine AIDS denir.
İğne, enjektör, diş doktoru/dövmeci ekipmanı, akupunktur, kulak delme iğnesi gibi kanla bağlantı edebilecek belirgin aletler elbette ortak kullanılmamalıdır.
Vajinal, anal ya da oral her değişiklik cinsel ilişkide prezervatif kullanılmalıdır.
Test edilmemiş kan nakline izin verilmemelidir.
HIV Artı olunup olunmadığını anlayışlı olmak için kan testi yaptırmak yeterlidir. Cinsel yaşamı etkin kişiler mutlaka düzenli testlerini yaptırmalıdır.
1996 yılından beri hap tedavileriyle yoklama altına alınmaya çalışılan AIDS, Dünya Sıhhat Örgütü tarafından ölümcül hastalıklar listesinden çıkarılarak kronik hastalıklar listesine alınmıştır.
HIV taşıyıcılığı fazla geç kalınmadığı sürece anormal bir şart değildir. Ilaç tedavisiyle sıradan hayata devam edebilmektedir. Ama bu yükün altına girmek psikolojik olarak kolay bir şey olmayabilir. böylece korunma yöntemlerine yük verilmeli ve erken teşhis için ahenkli test yaptırılmalıdır.