KARADENİZ kültürünün bir dönem tek enstrümanı olan ve zamanla yerini kemençe ile tuluma bırakan, halk arasında santur ve mozika olarak da bilinen armonika unutulmaya yüz tuttu. Yörede hayattaki son ustaları, bir dönem eğlencelerin vazgeçilmezi olan armonika geleneğinin unutulmamasını istiyor.
Karadeniz’e yaklaşık 200 yıl önce Kafkas müzisyenler tarafından getirilen armonika, bölgenin vazgeçilmez müzik aleti oldu. Rize ve çevresinde yaygın olan armonika, düğün ve eğlencelerin tek çalgısı olarak yıllarca kullanıldı. O dönem özellikle kadın müzisyenlerin sıkça kullandığı armonika, hava akımıyla ses çıkararak ürettiği melodilerle eğlencelerin vazgeçilmezi oldu. Yaklaşık 170 yıl boyunca kullanılan armonika son yıllarda yerini kemençe ve tuluma bıraktı. Halk arasında santur ve mozika olarak da bilinen armonika, unutulmaya yüz tuttu.
‘HERKES ARMONİKA İLE HORON EDERDİ’
Hayattaki son armonika müzisyenlerinden emekli memur Kenan Coşkun (81) armonikayla 1953 yılında tanıştığını belirterek, asıl ismi ‘armonik’ olmasına rağmen eskiden bu müzik aletine ‘el mızıkası’ denildiğini söyledi. Gençlik çağlarında düğünlere armonika çalmaya gittiğini anlatan Coşkun, “Bölgemize Kafkaslar’dan 200 yıl önce gelen bir müzik aletidir. Herkes armonika sesiyle horon ederdi. Horon ile armonik bölgemizde beraber anılırdı. Bölgemizin en eski kültürü budur. 1953’lerde kemençe daha yeni yeni çalınmaya başlamıştı ama tulum yoktu. Düğünler evlerde olurdu, o yüzden kemençenin sesi de çok kısık olduğu için kemençe çalınmazdı. Kemençede o zamanlar çok horon havaları da yoktu. Armonika sesi daha gürdü, o yüzden daha çok tercih edilirdi” dedi.
‘ARMONİKA UNUTULMASIN’
Armonikanın unutulmamasını isteyen Coşkun, “Tulum ve kemençe kullanılırken ne yazık ki armonik hiçbir platform da yok. Bir arkadaşımla beraber armonikanın yaşatılması için uğraşıyoruz ama hiçbir kurum buna sahip çıkmıyor. Biz bedava hocalık yapmaya hazırız. Birileri bir kurs açarsa bu müzik aletini gelecek nesillere iletiriz. Yeter ki bizim geçmişten gelen kültürümüzü tanıtalım diye bazı programlara çağırıyorlar, ben de katılıyorum. Eğer sahip çıkılırsa armonik, kemençe ve tulumdan daha fazla tutulur. Notalı çalışılınca, eğitim verilirse bundaki ses ve ahenk çok farklıdır” diye konuştu.
DOÇ. DR. AKAT: YÖREDE UNUTULAN BİR ÇALGI
Trabzon Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müdürü Doç. Dr. Abdullah Akat da armonikanın geleneksel çalgılardan olmadığını, sonradan bölge kültürüne girdiğini söyledi. Doç. Dr. Akat, şunları dedi:
“Özellikle 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında Kafkasya’dan gelen göçlerle birlikte Karadeniz Bölgesi’ne taşınmış bir çalgı. O dönemin popüler çalgılarından bir tanesi. Hemen hemen gittiği her yerde, Kafkaslar’da ve diğer topluluklar içerisinde girmiş olduğu bölgenin çalgısıyla yer değiştirmiş. Bizim bölgemize de geldiği dönemlerde özellikle kemençenin bazı yörelerde tulumun yerine geçmiş olan bir çalgı. Bugün hala yöremizde Gürcülerin, Çerkezlerin aktif olarak kullandığı çalgılardan bir tanesi. Türkiye’nin batı bölgelerinde hala çalınmaya devam ediyor. Yöremizde ise bu çalgı yaklaşık 100 yıl kadar çok önemli oranda çalındı. Özellikle Rize merkezde, Gündoğdu, Veliköy, Çayeli’nin merkezinde ve çevre köylerde sıklıkla çalınan bir çalgı. Ancak 80’li yıllardan sonra yavaş yavaş unutulmaya başlanıyor. Özellikle kadınların en çok çaldığı çalgıların başında geliyor. Biz bunu el ve ağız armonikası olarak ayırıyoruz. Özellikle kına gecelerinde ve kadın toplantılarında bu çalgının kadınlar tarafından çalındığını görüyoruz. Bu yıllardan sonra, kemençe ve tulum tekrar popüler olmaya başlıyor ve armonika önemini kaybetmeye başlıyor. Günümüzde armonikaya bir özlem olduğunu anlıyoruz. Klavye çalanların, klavyelerinde armonikaya özgü havalarla bazı düğünlerde, eğlencelerde organize ettiğini görüyoruz. Ancak yörede yavaş yavaş unutulan bir çalgı.”
– Rize