Bilecik Yaşamış Şehir Müzesi’ne “Geleneklerimizi Yaşatıyoruz Projesi” kapsamında davet edilen 80 yaşındaki Bedriye Afacan, 60 yaşındaki Nurgül Yazgan ve 81 yaşındaki Huriye Beyce, gün boyu özel olarak yaptırılan tezgahta hasır örüyor.
Yaşlı kadınların hasır örmesi, ziyaretçilerden büyük alaka görüyor.
“HASIR NE İŞE YARAR BILEN YOKTU”
Müze sorumlusu Yurdanur Kırlı, müzede proje çerçevesinde düzenledikleri organizasyonun son konuklarını bulgu konusunda birazcık zorlandıklarını söyledi.
Kırlı, “Geleneklerimizi Yaşatıyoruz Projesi” dahilinde bu hafta müzeye gelen ziyaretçilere hasır örgüsünü göstermeye çalıştıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Köylerimizde bir araştırma yaptık. Hasır tezgahını bile bulamadık. Ihtiyar teyzelerimizin, amcalarımızın anlatımıyla da yeni bir tezgah yaptırdık. Kıştan hazırlanmış olan mısır kabukları kurutuldu, haşlandı ve şu lahza hasır örgüsünü teyzelerimiz başlattı. Hoş bir ilgi var. Çünkü hasırı kelime olarak duymuşlardı. Hasır ne işe fayda onu bile bilen yoktu. Halıdan önce kilim vardı, kilimden önce de hasır vardı. Millet onu ısınmak amacıyla kullanıyorlardı.”
25 SENEDİR YAPILMIYOR
Dereşemsettin köyünden 81 yaşındaki Huriye Beyce ise mısırlar tarlada olgunlaştıktan sonra eve getirip soyduklarını belirterek, “Hasır gerçekleştirmek için bir kenara koyardık. Kış geldi mi biz böyle bir akşam toplanırız daima birlikte bunun ipini bükeriz. 8-10 kişi sıra sıra otururuz, iki akşamda bitiririz o hasırı. Hemen bitti bu işler. 25 senedir yapanı görmedim.” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUKLUK ZANAATIMIZ”
Pelitözü köyünden 80 yaşındaki Bedriye Haylaz da evvelden kilim ve halı olmadığını hatırlatarak, “Böyle hasır üstünde oturuyorduk. Bundan seccade örüyorduk, sekiler vardı çekyatlar yoktu. Onların üstüne bunlardan örerdik, yayardık. Bu bizim çocukluk zanaatımız, annemizden öğrendik.” dedi.
Ayvacık köyünden 60 yaşındaki Nurgül Yazgan da hasır örgüsünün inceliklerini annesi ve babasından öğrendiğini dile getirdi.