Her Zaman iyilik, güzellik üzerine cümleler ayarlamak en sevdiğim. Ara Sıra boyalarla da yaparım bunu. Bu defa üstelik saçlarımla yaptım.
Biliyorum, iyilik laf konusu olduğunda sağ elinin yaptığını görmesindir açıkçası inancımızda. Lakin bu kere diğer. Benim olanı, ben de yaşayanı, emeğimi paylaştığımda tattığım huzuru paylaşmak istiyorum sizinle. Ola Ki hoş yürekler karşılıklı noktada buluşur diye…
Birincil ne süre karar verdim
Her şey sanırım 2 sene önce Instagram’da @sacimsacinolsun sayfasını ayrım etmemle başladı. Kanserle savaş konusunda yürütülen o kadar fazla kampanyadan sadece birisi Saçım Saçın Olsun! Saçlarından asgari 30 cm olmak üzere kestirip bir kanserli çocuğa, kadına saç olabiliyorduk. Saçlarım o süre 30 cm kesilecek dek değildi; fakat ben kararımı verdim, uzatıp bağışlayacaktım.
Günler, haftalar, aylar geçti gitti. Zamanın göreceliği karşısında şaşkınlığımı anlatamam bile. Daha dün gibi dediğim ne çok an yaşandı. Etrafımda zamanla vazgeçeceğim, uzatınca kıyamayacağım konusunda hemfikir kişilerin sayısı da yadsınamayacak dereye yükseliyordu…
Zorlama muydu süreç
Bir şeye karar verdiğimizde, eğer uzun vade gerektiren bir yanı varsa, yürünen yolda caymak öyle basit ama. Çünkü yolda sizi etkileyecek böylece fazla saç modeli var J
Hemen durup baktığım noktada, “Yoo, hiç de şiddet değildi” diyorum. Hem zaten kampanya da artan bir şekilde büyüyordu. Ünlüler de yardım veriyordu…
Lakin tüm bu süreci yazmak için düşünmeye başladığımda ne değin güç olduğunu fark ettim. Temizliği, bakımı her şey o kadar çok zaman alıyordu fakat… Yalnızca bunun için bile zorken, bir de üstüne onun siz de itimat olacağı düşüncesinin iç kemiren yanı eklendi karar verdiğim andan itibaren.
Zaten saçlarına kesintisiz operasyon uygulayan biri değildim. Bu sebepten süreç daha basit ilerlemeliydi. Fakat dedim ya, yolda çok etken var gönlünüzü çelmeye çalışan. Bir şeye karar vermeyegörün, nasıl da her şeyin değeri değişiyor insanın gözünde…
Ve sonunda bağışladım
Evet birkaç satıra sığmaya yeten, ne fazla şey yaşanmış 2 yıldan daha sonra dün gittim ve anlaşmalı kuaförlerden birinde saçlarımı bağışladım. giderken anlaşmalı kuaför olması şartı değil. Yaşadığınız kent buna olanak vermiyorsa, kuaförünüzde saçınızı kestirebilir; sayfayla iletişime geçerek verilen adrese iyi niyetinizi ulaştırabilirsiniz. Natürel şehrinizde anlaşmalı bir kuaföre vesile de olabilirsiniz. İyilik için seçenek fazla. Sonrası her zaman refah…
Ne hissettim
Uzun zamandır kullanıyordum uzun saçlarımı. Bir yana onların bana itimat olduğu bilincini şüphesiz kavramıştım, bir yanlamasına da metamorfoz fazla zordu.
Makas saçlarımdan geçti ve bitti. Birkaç saniye içinde kısacık saçlarımla kalakaldım. Kardeşim ve arkadaşım yanımdaydı. Doğrusu sonunda hissettiğim şey kuşkusuz huzura varsa da, itiraf etmeliyim fakat değişim duygusu çok ağırdı. Sayfanın fotoğraflarını incelerken ne de basit görünüyordu ancak…
Daha Sonra koltuğa oturdum ve saçlarımın kesimi toparlanmaya başlandı. Yüzümde belki gereğinden biraz artı bir gülümsemeyle aynada kendimi seyrediyor, arada etrafımdakilerin konuşmalarına yetişiyordum. İçinde bulunduğum bu güzel boşluğun belki kimse farkında olan değildi. Bu fakat benim anlayacağım, benim hissedeceğim bir duygunun tanımıydı. Benim uzunken bir anda kısalan saçlarımın kanserli olsaydım nasıl da azalarak döküleceğini ve beni nasıl da inciteceğini düşündüm. İçinde bulunduğum boşluk işte şimdi incinme yaşamadığım için hoştu.
Böyle ne dek süre geçti bilmiyorum. Daha Sonra kuaförde önümde duran bir ekranda dönen reklamlarda kanserli bir çocuk gözüktü. Kuaförüm, “Bak işte saçların ona gitti” dedi. O anda düşündüğüm ne varsa, hepsinden sıyrıldım. Hepsi bu kadardı işte. Bu bir insanı iri gülümsetecek, enfes bir duyguydu. Bense yalnızca kendimle kibir duymalı ve yoluma devam etmeliydim…
Neden yazdım
Evet, etmeliydim; lakin paylaşmadan olmazdı bu kez. Yapılan iyilik söylenmez, evet. Ama bu defa söylenmeli diye düşündüm. Bana bunca tarifsiz duygu yoğunluğu yaşatan şeyi tadan yalnızca ben olmamalıydım. Hem sonuçta ben de bunu sosyal bir paylaşım sayesinde öğrenmiştim.
bundan başka galiba en etkili olanı üniversiteden bir arkadaşımın attığı mesaj oldu. Annesini meme kanserinden kaybeden hoş arkadaşım, bana “Saçları Rapunzel’in saçlarına benziyordu. Hastalıktan çok saçlarına üzülmüştü” diye yazdığında, bundan böyle muhakkak paylaşmam gerekiyordu. Şu Anda dünyalar tatlısı bir bebeği olan bu güzel kız, yapılacaklar listesine saç bağışını da ekledi. Bu da huzurun öteki adı işte…
Her şey ırk için ve hepimiz her an bir hastalığa adayız nihayetinde. Ne değin yakınımızda olduğunu bilmiyoruz. Öyleyse her an bir şekilde birine destek olmalı…
Benim bunu bir kere yapabilme ihtimalim vardı; en azından şimdilik. Lakin düşündüm oysa, yazarsam sizlerin de duymasına vesile olurum ve daha çok yüzün gülmesine daima birlikte sebep oluruz. Hayatta hoş şeylere kişisel olarak sebep olmaya, başkalarının sebep olmasına vesile olmaya, bir yüzün gülüşünde iz olmaya hepimizin doğrusu ne fazla ihtiyacı var.
Pek işte. Sanırım söyleyeceklerim bu dek. Duygusu bunca yoğun bir şeyin cümlesi böylece de süslü olamıyormuş…
Sevgimle…
Damla Karakuş
Not: Saçlarımı dikkatle kesen Okan İpek’e, Murat Kayabaşı’na ve gönüllü kuaförüm Vassago Etiler’e çok teşekkürler.
Anlaşmalı kuaförlerin listesi için tıklayınız.
Resim – 1
Fotoğraf – 2
Kadinvekadin.net özel içeriğidir.