Rektörlük Görüşme Salonu’nda gerçekleştirilen imza törenine, Rektör Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Rize Milli Eğitim Müdürü Yaşar Koçak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Bilgin, Prof. Dr. Ahmet İshak Demir, Üniversitemiz Genel Sekreteri Adnan Er, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Minik, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Sabri Yavuz, akademisyenler ve öğretmenler katıldı.

İmza töreninde bir hitabe yapan Rektör Karaman, “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi olarak ilimizdeki bütün kurumlara etkinlik alanlarına göre yardım veriyoruz ve meslek birliği baskı birliği ilkesinden hareketle ikili meslek birliği anlaşmaları gerçekleştiriyoruz. Bugün burada Ulusal Eğitim Müdürlüğümüzle eğitim kalitesinin daha da artırılması namına bir araya geldik. Nitelikli üniversite hedefine ulaşabilmenin şartlarından biri de nitelikli öğrenciye sahip olmaktır. Dolayısıyla da ilkokul, ortaokul ve lisedeki eğitimin kalitesi ne dek artarsa, Üniversitemiz bünyesindeki fakülte ve yüksekokullara ne dek çağın gerektirdiği veri birikimi ile donanımlı öğrenciler gelirse, üniversite olarak bizler o oranda kaliteli bir eğitim yaparız ve nitelikli mezunlar veririz. Söz konusu amaca karşın olarak düzenlenmiş olan bu protokolün Ulusal Eğitim Müdürlüğü ve üniversitemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

Rize Ulusal Eğitim Müdürü Yaşar Koçak da törende bir konuşma gerçekleştirdi. Koçak, anlaşmanın Rize eğitim camiası için hayırlı olmasını dileyerek akademisyenlerden, üniversitenin imkânlarından faydalanma noktasında ve yüksek lisans, doktora öğrencilerinin de okullarda yapabilecekleri araştırmalara yardımcı olması açısından faydalı bir işbirliği olduğunu belirtti.

The post RTEÜ ile Ulusal Eğitim Müdürlüğü aralarında eğitimde işbirliği protokolü imzalandı first appeared on Haber Rizem.

KILIÇDAROĞLU İLE YAVAŞ BİR ARAYA GELDİ

Edinilen bilgiye takriben, dün 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe görüşmelerine katılan Kılıçdaroğlu, akşam saatlerinde parti genel merkezine geçti. Kemal Kılıçdaroğlu genel merkezde, daha ilkin kendisinden buluşma talep eden Mansur Yavaş ile bir görüşme yapmış oldu. Bu görüşmeden Yavaş’ın adaylığına ilişkin bir karar alınmadığı ifade edilirken Kılıçdaroğlu, Yavaş’a teşekkür ederek çalışmalarında başarılar diledi.

ORTAK ADAYLIĞA SICAK BAKMIYOR

Görüşmede Kılıçdaroğlu’nun Yavaş’a İYİ Parti’den adaylığı konusunu sordurulmuş olduğu sadece Yavaş’ın, ortaklaşa aday almak istediği için buna sıcak bakmadığını belirttiği öğrenildi. Parti kaynakları, CHP’deki adaylık yarışının bundan ondan sonra Genel Başkan Başdanışmanı ve eski Ankaragücü Başkanı Cengiz Topel Şimşek ile Ankara Kulübü Derneği Başkanı Metin Özaslan içinde geçeceğini kaydediyor.

MÜLÂKAT 1,5 SAAT SÜRDÜ

Cengiz Topel Şimşek, Kılıçdaroğlu’nun bilgisi zarfında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile geçen hafta 1,5 saat devam eden bir görüşme yapmıştı.

The post Ankara İçin İsmi Geçen Mansur Yavaş, Ortak Adaylığa Sıcak Bakmıyor first appeared on Haber Rizem.

“ALLAH RAZI OLSUN”

Market alış verişine gelen Ahmet Yılmaz yaptığı açıklamada, “Muhtar arkadaşımızı uzun zamandır tanıyorum. Kendimce köye fazla hoş bir hizmette bulunuyor. Bu konuda kendisine Allah razı olsun diyorum ve teşekkürler. Bence güzel bir hizmet ediyor. Köy halkı için ideal bir hizmet bence” derken, diğer bir herif olan Sevgi Kendi gelen ise yaptığı açıklamada, “Mahallemizde bakkal olmadan önce ilçe merkezine alış veriş yapmak için yürüye yürüye gider yürüye yürüye gelirdik. Bakkalımız olunca fazla güzel oldu. Fazla hoş hizmet veriyor yani. Ben bir yurttaş olarak memnunum. Genel anlamda insanlarda hoşnut” ifadelerini kullandı.

“DUA EDENLER VAR”

13 yıldır semt halkına seyyar bakkal ile hizmet veren Mevlüt Uçar ise yaptığı açıklamada, “Semt içinde böyle kiralık market yapacak bir yer olmadığı için mobil hizmet aklıma geldi. Bunu tasarladım ve 13 seneden beri halkıma ve milletime hizmet veriyorum. Bu hizmet anlayanlar için kayda değer bir hizmet. Hizmet kaybolduğu vakit değeri anlaşılır. Köylümüz gece yarısı da gelse, sabahın erken saatlerinde de gelse paralı ya da parasız buradaki her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Buda bize gurur veriyor. Bakkalımızda her şey mevcut. Dondurmasından tut, çerez, bakliyat, sigara her türlü gereksinim bakkaliyemizde vardır. Alaka vatandaşlar tarafında fazla güzel. Çok dua edenler var. Halkımız çiftlik sahibi olduğundan nedeniyle tarlasından gelirken ihtiyacını karşılıyor. Halkımıza hizmet vermeye devam ediyoruz. Bu da bizi gururlandırıyor” biçiminde konuştu.

Seyyar bakkaldan görüntüler;

The post 13 Yıldır Seyyar Bakkal Hizmeti Veren Muhtara Köy Halkı Dua Ediyor first appeared on Haber Rizem.

Kanser teşhislerinin büyük bir kısmının kanser olmadığını söyleyen Onkoloji Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, “Bir şeye kanser diyebilmemiz için sonuçta bu tablonun hastada bir belirti vermesi gerekli. Eğer siz semptom bulmadan sadece tarama niyetiyle bir şey saptayıp da, buna “patolojik olarak kanser” derseniz, bu tekrar tekrar kanser olmayabilir. Sonuçta bir hücreli farklılaşması laf konusudur. Bunun ardından neye dönüşeceğini de bilmeniz olası değildir. Çünkü bunun için ayrı bir klinik alıştırma gerçekleştirmek gerekiyor. Elimizdeki Teknolojik olanakları çok pozitif arttı. Çok pozitif çoğalan ve fazla artı detaylanan, fazla daha alıngan Çözünürlüğü yüksek sistemleri kullanmaya başlayınca, eskiden göremediğimiz şeyleri görebilir ülkü geldik. Tarama programlarına mesafeli yaklaşın dememin sebebi de bu. Yapılması gereken şey çok kolay fakat kanserin negatif algısı yüzünden yapılamamış. Saptadığımız kişiyi bir vakit takip edip doğal seyrin nasıl olduğuna bakmamız lüzumlu” dedi.

“ŞİKAYETİNİZ YOKSA ORANIZI BURANIZI KURCALATMAYIN”

Bu durumda vatandaşın hiçbir şikâyeti yokken orasını burasını kurcalatmamasını ifade eden Dizdar, “Eğer şikâyeti varsa şüphesiz sıhhat sistemine gitmeli. Lakin gittiğiniz şikâyetle doktorun bulduğu şey birbiriyle uymuyorsa, yani sizi ayağınız ağrıyor diye gidiyorsunuz lakin tiroitte bir şey çıkıyor; safra kesenizde taş bulunuyor o vakit oturun bir kere daha düşünün. En fazla da tiroitte oluyor bu tür durumlar. Çevrenizdekilerin tiroidini tarasanız yüzde onunda kanser hücresi bulursunuz. Büyük bir bölümünde de dokunulmazsa öylece duruyor. Bu şekilde yersiz tanı ve tedavilerle sistem köpürüp şişiyor. Sistem hasta pompalamak üzere belirlenmiş. Hekim de bu durumda fazla bir şey yapamıyor. Yeterli zamanı ayıramayınca, üzerinde pozitif düşünmeden görüntülemeye gönderiyor. Özel sağlık durumu sistemleri zaten bunu gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Tıbbın ticarete döndüğünü söyleyen Dizdar, “Bir Takım meslekler vardır ticareti kaldırmaz. Yapılan işlerden ödenti alınmalıdır. Fakat yapılan meslek ticarileşmeye döndüğünde koşul değişir. Ticarette endişe ne kadar para kazanılacağıdır. Tıbbın ticarileşmesi bizim bildiğimiz alışılagelmiş ticarete tarafından çok vahşice gerçekleşiyor. Hasta elini veriyor kolunu kaptırıyor misali vahşileşme. Bunlar tüccar terzi bile değiller, tüccar doktorlar. ‘Hekim transferi’ diye bir kavram var örneğin. Portföyü olan doktor, bir hastaneden diğer hastaneye gittiğinde kendi hastalarını da götüreceği var sayıldığı için bir transfer ücreti ödeniyor. Ayrıca de hatırı sayılır bir miktar. Portföy büyükse aktarma parası da büyüyor Futbolcular gibi Kusura bakmasın bizde sütten çıkmış ak kaşık değiliz. bir zamanlar yapılmış olan ve hala da yapıldığına inandığım “hasta yönlendirme” diye bir kavram var. Bir ticari etkinlik alanıdır bu. Yani siz bir yere tetkikler için bir hasta gönderiyorsanız, aralıksız aynı yere gönderiyorsanız, diğer taraftan bunun telkininde bulunuyorsasnız üzerinde biraz göz önünde bulundurmak gerekir. Ola Ki gönderdiğiniz yer daha iyisini çekiyordur ama siz bundan komisyon aldığınız anda durum değişir. Bu komite içselleştirilmiş artık almayana salak gözüyle bakıyorlar” dedi.

Doktorların hepsinin böyle olmadığını açıklayan Dizdar,” İşini cansiperane yapan, idealist dürüst halk çoğunlukta. Sözünü ettiğim rayından çıkmış kısım yüzde 5 ’lik bir birim lakin öteki yüzde 95 ’i de götürüyor bu oran” açıklamasında bulundu.

Bu nesil sözlerle sağlık durumu sektöründe şimşekleri üzerine çektiğini söyleyen Dizdar, “Bağlı pek olunca eleştiri azıcık oturuyor içine. Ben kimseye kötü bir şey söylemedim. Genel tıp eleştirisi, sistemin eleştirisini yaptım lakin harika şekilde geri dönüş oldu. Sanki birinin adını anmışım gibi geri dönüldü” dedi.

“BANA EN FAZLA İŞİNİ İYİ YAPAN DOKTORLAR TEPKİ GÖSTERİYOR”

Tıp camiasından gelen tepkilerin çoğunun gerçekten işini doğru yapan, cansiperane çalışanlar olduğunu söyleyen Dizdar, “Tıp camiasından tepkiler bir kısmı, ‘aslında üstelik bu yönden de bakmak lüzumlu ’ şeklindeydi. Bir kemik kitle var oysa onlar, ‘vay doktorları zor durumda bırakıyorsun. Doktorlara şiddeti özendiriyorsun ’ diye tepki gösterdiler. Hiç alakası değil efendim. Bu ülkede sadece doktora zorlama değil, kadına, hayvana birçok unsura zorlama var ve bunun adalet etmeyle hiç alakası yok. Zaten kitabın tamamını okuyanlar benim ne seslenmek istediğimi anladı. Sadece beyanatları dinleyenler konunun ne olduğunu tamamiyle anlayamadı” ifadelerini kullandı.

“YAKINDA DOKTORA GEREKLILIK KALMAYACAK”

Toplum açısından baktığınızda daha hasta bir toplum olduk. Hekim açısından baktığımızda cahilleştik diyen Dizdar, “Bu cahilliği aşmanın tek yolu totaliter bakmak. Bu bütüncüllük 1900 ’lerin sonunda kaybedildi. Tıp eğitimi tam bir facia. Üniversiteler büyük birer anaokulu gibi. Eleştiriyi sağlık sistemi üzerinden yapıyoruz ama bu tüm meslek grupları için geçerli. Aileler çocukları diploma sahibi olsun diye okula gönderiyorlar. Çocuklar okulda süre geçiriyorlar. Sonuçta bir şey öğrenilmiyor. Okumuyorlar. Buna müdahale etmeye kalktığınızda, karşınıza okul yönetimi çıkıyor çünkü o öğrenciden para kazanıyorlar. Ortalık makine mühendisinden geçilmiyor lakin musluğunuzu tamir ettirecek dürüst dürüst ustu bulamıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Doktorların da sonunda teknisyenleşmeye başladığını kaydeden Dizdar, “Doktor dediğiniz birey bir canlı, bir sistemi ve onun hastalıklarını anlamaya çalışacak kişidir. Fakat 40 yıldır tıpta bir ilerleme yok. Babamın kitaplarına da bakıyorum aynı şeyler yazılıyor. Defalarca bunlar ezberleniyor. Başka görüş açıları geliştirilmiyor. Yalnızca teknoloji ilerledi. Arada bundan başka iyi bir hap çıkıyor. Tam tersine hekimlik becerisi yıllar içinde geri plana düşüyor. Çünkü teknoloji pek gelişti fakat, biz teknisyenleşmeye doğru gidiyoruz. Günün birinde biri çıkıp da,” Doktoraya gereklilik yok. Tıp teknisyenliği yeterlidir” derse fazla hatalı olmaz” dedi.

“ŞÖHRET OLMAKTAN KORKUYORUM”

Ezber bozan cümleleri fazla ses getiren Dizdar, Yeni bir Canan Karatay mı doğuyor korkusunu yaşayanlar için, “Bunun korkusunu yaşıyorlar. Yeni bir Canan Karatay derken negatif anlamda söylemiyorum. O da bildiğini söylüyor ve şunun haberdar oysa, bir takım şeyleri bir şekilde söylerseniz insanların dikkatini çeker. Benim medyaya düçar olduğum, medyada belirmek için yanıp tutuştuğum falan yok. Tam tersine en çok korktuğum şey o pozisyonu hoşuna gitmek. Bu en sonunda gazinoda yer bulamamış kişinin sokaklara çıkıp bas bas bağırarak şarkı söylemesi gibi bir şeydir. Bütün tersine şöhret edinmek istemiyorum. Çünkü tanınmaya başladığınızda herkesin gözü üstünüzde oluyor. Oturup bir börek bile yiyemezsiniz” biçiminde konuştu.

“PARAYLA PULLA İŞİM DEĞIL”

İşin maddi yönü hakkında konuşan Dizdar, “Benim maddiyatla hiçbir zaman işim olmadı. Muayenehanem değil. Hastalarım hastanede bedava olarak tedavi oluyorlar. Herhangi bir şirketle bağlantım yok. Satın alınamamak durumu en yakışandadır. Satın alınamayacaksınız. Çünkü sizin toplumda kabul edilmiş olmanızı karşılayan şey, bundan çıkarsız olduğunu bilmeleridir. Hala meslektaşlarım “bu adamın bundan ne çıkarı var” diye düşünüyorlar. Ben çocukların geleceğini kurtarmak istiyorum. Tıpta ihtilal oluşabilmesi için yeterli data birikimi oluşmuş. Lakin tıp görememiş. Besin endüstrisi yapmış, süt endüstrisi yapmış, ilaç endüstrisi kısmen yapmış. Bütün Öğrencilere tıbba gelin diyorum. Tıpta bir Rönesans yani kavrama değişikliği diğer alanların da okunabilmesi ile olası. Gerçekte tıbbın önü fazla açık. Burada amaç tamamen bu” dedi.

Kaynak: İHA

The post Yavuz Dizdar’ın sözleri çok konuşulacak: Yakında doktora gereksinim kalmayacak first appeared on Haber Rizem.

Günümüzde yaşam fazla çabuk değişiyor, bir yıl önce moda olup beğenerek alınan bir giysi, bir sene sonra beğenilmeyebiliyor. İnsanların favori saç kesimleri yıllar içinde fazla önemli değişiklik gösterebiliyor. 70 ’lerdeki ile 90 ’lardaki saç modellerinin 2000 ’lerin başı ile ilgisi bile değil…

KADINLAR ELIZABETH TAYLOR ’DAN ETKİLENDİ

“Alımlılık algımız değişiyor” diyen Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Denizhan Dizdar, bunu şu sözlerle açıklıyor:

“İki yıl önce kullandığınız bir aksesuvar iki sene sonradan gözünüze aynı gelmeyebiliyor, demode kalabiliyor. Bu seri değişimden insanların alımlılık algısı da payını alıyor şüphesiz. 60 ’lı, 70 ’li yıllarda sinemanın da yaygınlaşmasının etkisiyle olağan bir alımlılık algısı insanların aklına yerleşti. Sıcacık muhakkak, geniş kalçalı, şişmiş saçlı, kocaman gözlü ve fidan gibi burunlu kadınlar güzellik ikonu haline geldiler. 70-80 ’li yıllarda gövde küçülürken, ufacık ve hokka burun algısı hiç değişmedi. Bu algıda Elizabeth Taylor ’ın Cleopatra filmindeki güzelliğinin de katkısı büyüktür. Tabii ancak estetik cerrahilerin defalarca en çok talep göreni olan burun estetiğinde de bu dönemin isteklerine kadar burunlar moda oldu. Düşük, adeta oyuk bir burun sırtı ile minicik ve kalkık bir burun ucu: Cleopatra burnu. Burun estetiği ile uğraşan cerrahlar burnun fonksiyonu ile az daha hiç ilgilenmezken, dış dış görünüş ön plandaydı. Oysa bu akımın sonucunda yıllar sonra küçücük, sırtı çökük ve nefes alamayan burunlu orta-ileri ihtiyar kadınlar nefes alabilmek için doktora başvuracaklardı.”

IŞLEVSEL YANİ NEFES BÖLGE BURUN TALEP EDİLİYOR

90 ’lı yılların sonu 2000 ’li yılların başında birşeyler değişmeye, alımlılık algısında doğala dürüst bir değişim gözlenmeye başlandı. Bu metamorfoz cisim hatlarında da gözlenirken, aşırı zayıflık bundan böyle bir alımlılık göstergesi yok, bir rahatsızlık olmuştu. Natürel ancak yüzün orta yerindeki burun da bu değişimden nasibini aldı. Ilk Olarak bundan böyle burun, fonksiyonunu geri kazanmıştı; millet burunlarından nefes olmak istiyorlardı. Hem burun güzelleştirilirken yüzün doğal simetrisine ahenkli, ne olağandışı minik ve oyuk, ne de olağandışı kalkık olmalıydı.

Burun ameliyatı sonucunda yapılan yeni burnun, sözde yüzün orijinal burnuymuş izlenimi vermesi en fazla istek edilen isteklerden biri oldu. Tabii fakat ameliyat teknikleri de bu yönde gelişim gösterdi ve burun estetiği ameliyatı yerini fonksiyonel yani nefes alan burun estetiğine bıraktı.

DOĞALLIĞIN MODASI GEÇMEZ

Günümüzde de bu eğilim hala artarak sürüyor. Bundan Böyle oyuk ve çok ince burun sırtları, mandalla bıkkın gibi burun uçları pek talep edilmiyor. Bu işle uğraşan doktorlar da zaten yapay burunlar yapmamaya çalışıyorlar.

Bir cerrah burun estetiği yaptığı süre, o burun yalnızca o gün, o sene yok; ömür boyu güzel olmalıdır. Bu da oysa gelecek neslin de alımlılık algısını varsayım ederek, geleceği öngörerek olabilir. Geçmiş nesillerin de, gelecek neslin de güzellik algısı bambaşka olacaktır fakat değişmez tek şey doğallığın defalarca hoş olduğudur.

The post Çekicilik algımız değişiyor mu? Doğal burun nasıl olmalıdır? first appeared on Haber Rizem.

Bilhassa ABD’de pek bir alan var oysa geçen yıldan bu yandan Black Friday kampanyalarının da yükselen yıldızı oldu. Habertürk’ten Necdet Çalışkan’ın haberine kadar insanların DNA testlerini evde kendilerinin yapabileceği şekilde geliştirilen özel kitler, Black Friday kapsamında yüzde 50’ye varan oranlarda ucuzladı.

TÜRKİYE’DE PROFESYONEL MERKEZLERDE YAPILIYOR

Türkiye’deki gündüz kuşağı programları ve dizilerin de etkisiyle son yıllarda arttığı bilinen DNA testi, profesyonel merkezler tarafından yapılmakla birlikte, dünyada sağlık alanındabu alana odaklanan böylece fazla start-up da bulunuyor. Bu girişimlerin geliştirdiği DNA kitleri, kullanıcılara genetik ve etnik kökenleri hakkında temel bilgiler sunuyor.

YÜZDE 50’LİK BLACK FRİDAY İNDİRİMİ

E-ticaret sitesi Amazon üzerinden satışa sunulan bu kitler de Black Friday ile satışlarını artırma derdine düştü. Bu kitlerden olan 23andMe DNA testi, yüzde 50’lik Black Friday indirimiyle 200 dolardan 100 dolara inerken, bir öteki başlangıç-up’ın ürünü olan AncestryDNA kiti yüzde 40’lık indirimle 99 dolardan 59 dolara indi. Yine Amazon’da satılan MyHeritage DNA kiti de yüzde 35 indirimle 75 dolardan 49 dolara indi.

Dahası DNA testi indirimleri bunlarla da sınırlı değil. Hatta ABD merkezli online sitelerde yayınlanan “Black Friday’de En İyi DNA Kiti Fırsatları” listeleri, tüketicilerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.

*Bu ürünler Amazon’un Türkiye sitesinde satılmıyor.

The post DNA Testleri de Black Friday ile İndirime Gitti! first appeared on Haber Rizem.

KEPENKLER ELEKTRİKLİ TESTERE İLE KESİLDİ

Durum yerine gelen itfaiye ekipleri meslek yerinin kapalı olduğunu görünce kepenkleri açmaya çalıştı. Başarılı olamayan ekipleri kepenkleri elektrikli testere ile kepenkleri kesmeye  çalıştı.

Kepenklerin bir bölümünü kesen itfaiye alevlere ulaştı. Dışarıdan anında yangına müdahale eden ekipler bir vakit sonra iş yerine girip yangını iyice söndürdü.

Yangında can kaybı ve yaralanma yaşanmazken dükkandan fiziksel hasar meydana geldi.

The post İtfaiyenin kepenkle mücadelesi first appeared on Haber Rizem.

Geçtiğimiz sezonu Championship takımlarından Aston Villa’da geçiren John Terry, Rusya Premier Lig takımlarından Spartak Moskova için sağlık durumu kontrolünden geçti.

Aston Villa ile geçtiğimiz sezon 1 yıllık kontrat imzalayan ve sözleşmesi sona eren 37 yaşındaki John Terry, Rusya Premier Lig ekibi Spartak Moskova ile uzlaşma sağladı.

SKY Sport İtalya’nın haberinde, Antonio Conte’nin eski yardımcısı Massimo Carrera’nın teknik direktörlüğünü yaptığı Rus temsilcisi, Samuel Gigot’nun (Jigo’nun) sakatlanmasının arkasında deneyimli savunma oyuncusunu kadrosuna kattı.

John Terry, geride kalan sezonda Aston Villa formasıyla 36 karşılaşmaya çıkmış ve 1 kere de ağları sarsmıştı.

Son Dakika Spor Haberleri için aşağı kaydırın.

The post John Terry ’nin Yeni Adresi Şaşırttı! first appeared on Haber Rizem.

Devlet Başkanlığı Sarayı Kremlin’de düzenlenen görüşmede Putin, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler, keza hesaplı alanda hem de dış politika sorunlarının çözümünde daha derin bir şahsiyet kazandığını söyledi. Putin, “Türkiye ile ilişkilerimiz her geçen gün daha derin ve bilgilendirici bir nitelik kazanıyor” dedi. Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenli bağlantı halinde olmalarına uyarı çeken Putin, Suriye gibi hassas sorunların çözümünde, bölgesel konulardaki sorunlarda ve birçok konularda da daha derin işbirliği kurduklarını kaydetti.

İki ülke arasındaki ilişkilerin gitgide daha da derinleştiğini andıran Putin, “Rusya ve Türkiye öteki ilgili ülkelerle birlikte Suriye krizinin çözümünde önemli ilerlemeler kaydetmeyi başardı” biçiminde konuştu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede Recep Tayyip Erdoğan’dan Putin’e selamını ileterek Erdoğan’ın Putin’i Türkiye’ye beklediğini söyledi. Çavuşoğlu, “Sevgili dostunuz, Sayın Erdoğan, size selam ve en iyi dileklerini gönderdi. Yakında İstanbul’da sizi bekliyor. Bir balık lokantasına gitme konusunda sözleşmiştiniz” diye konuştu. – MOSKOVA

The post Putin: ‘Türkiye ile İlişkilerimiz Her Geçen Gün Daha Derin ve Bilgilendirici Bir Nitelik Kazanıyor’ first appeared on Haber Rizem.

Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk gazetecilere yaptığı açıklamada, amaçlarının vatandaşlara en hoş hizmeti arzetmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Şehir’de ne varsa, köylerde de o olacak” sözünden hareketle kırsal mahallere çok amaçlı salonlar yaptıklarını aktaran Selçuk, “Hemen 3 mahallemizde salonlarımızı hizmete açtık. Ahmetler, İcikler, Güveli mahallelerimizde de çok amaçlı salon inşa etmeye devam ediyoruz. Yaptığımız bu fazla amaçlı salonları yemekhanesinden, lavabosuna, gelin odası ve deposuna değin tamamı fayans döşemesi yapılarak temelden anahtar teslimi yaparak hizmete sunuyoruz. Yalnızca fazla amaçlı salonlar yok. Demirci’de ilçe merkezinde 22, ilçeye ast 79 olmak üzere 101 mahallemizde semt konağı, parke taşı, arazi yolu gibi çalışmalarımızı da kesintisiz sürdürüyoruz.” diye konuştu.

The post Kırsal Mahallelere Fazla Amaçlı Salon Yapılıyor first appeared on Haber Rizem.